Bir gün bir annemiz anlatıyor işten eve gittim o kadar yorgunum ki anlatamam, neyse kapıyı bir açtım ortalık dağınık kağıtlar yapıştırıcılar falan.
İçimde birden kızıma özlemim gitti deliye döndüm bu ne hal dedim.
Kızım elinde kağıtlarla gelmiş ve ben zannettim ki okul için ödev yaparken bu kadar ortalığı dağıttı.
Kızdım elim kalktı. Vurmadım, git odana senle görüşeceğiz, dedim. Saçma sapan kağıtları almış eline, diye bağırdım arkasından. Odasına gittim baktım ayısı ile konuşuyor.
“Biliyor musun annem ben ona doğum günü için hazırladığım sürprizimin yüzüne bakmadı, dövecekti beni”
Ah yandı o an içim Gül hanım, dedi.
O kalkan inebilirdi de değil mi?
El kaldırmasak da dil uzatıyoruz bazen, dün de paylaştım ya gidecek kapıları yok diye mi unuturlar diye mi yapıyoruz bunu?
Hep birlikte bu annemizin pişmanlığını bir düşünelim. Sinirlenince gözümüzün döndüğü,
Çocuğumuzun eşimizin niyetini göz ardı ettiğimiz doğrudur.
Eğer davranışın altındaki niyeti göz ardı edersek çok yanlışa düşeriz.
Mesela çocuğumuzun çoğu davranışının sonucuna bakarız bizi tatmin ediyor mu, egomuza iyi geldi mi ?
Çevre gözünde iyi bir anne miyim? Bunlar sizi sonuç odaklı yaşamaya mahkum eder.
Eğer bir çocuk zıplıyor , dikkat çekmeye çalışıyorsa size ihtiyacım var benle ilgilenir misin demeye çalışıyordur aslında.
Elleri minicik bardağı kaşığı senin kadar iyi kavrayamıyor olabilir, senin kadar hızlı hareket edemiyor ve düşünemiyor olabilir. Hep soruyorsunuz ya bana nasıl sabredeyim diye.
Lütfen onun yerine kendinizi koyun ve deyin ki ben bir bebek olsam çocuk olsam annemden babamdan böyle bir tepki alsam, kendim için ve onun için yapabilecek neyim kalır?
Psikolojik Danışman