Aile ve Çocuk
No Result
View All Result
  • OYUN-ETKİNLİK
  • ÇOCUK EĞİTİMİ
  • VİDEOLAR
  • EVLİLİK-AİLE İÇİ İLETİŞİM
  • ANNELERE
  • BABALARA
  • DİĞER
    • MAHREMİYET EĞİTİMİ
    • KİŞİSEL GELİŞİM
    • ÖZGÜVEN KAZANIMI
    • TUVALET EĞİTİMİ
    • YEMEK TARİFLERİ
  • OYUN-ETKİNLİK
  • ÇOCUK EĞİTİMİ
  • VİDEOLAR
  • EVLİLİK-AİLE İÇİ İLETİŞİM
  • ANNELERE
  • BABALARA
  • DİĞER
    • MAHREMİYET EĞİTİMİ
    • KİŞİSEL GELİŞİM
    • ÖZGÜVEN KAZANIMI
    • TUVALET EĞİTİMİ
    • YEMEK TARİFLERİ
No Result
View All Result
Aile ve Çocuk
No Result
View All Result

Zorlu yaşam şartlarına çocuklarımızı nasıl hazırlamalıyız?

Zebranın başarısızlığı yarış atı zannedilmesindendir…

–karneli ebeveynler için-

Evet, yarış atı tabirini çocuklarımız için kullandım.

Çünkü maalesef onlara hâkim olan bakış açısı bu.

Gerçek hayatın acımasız zorluklarında, diğer çocuklarla onların bir yarış halinde olduklarını vehmediyoruz.

Bu yarış ise engebeli ve fazlasıyla engelli uzun bir koşu pisti gibi.

Çocuklarımız ise bu koşu pistinde birincilik için koşacak bir yarış atı.

Öyle değil mi?

Eğer öyle değil diyorsanız, henüz yeni olan ve okul başarısını yansıttığı söylenilen karnelerine verdiğiniz tepkileri düşünün.

İyi ya da kötü notlar için nasıl tepkiler verdiniz.

Benim gözlemlediğim kadarıyla, bütün dönem için öğrencinin başarı durumunu gösteren ölçütler olarak bakıldı hep karnelere.

İyi notlar ödüllendirildi ve derin bir “ohh be” çekildi, kötü notlar ise fazlasıyla üzdü ve hayal kırıklığı ile ümitsizlik hissi oluşturdu.

Bugün bir yazı okudum ve içeriğinde karşılaştığım ifadeler beni “yarış atı” tabirinde haklı çıkardı.

Nitekim yazıyı yazan bir öğretmendi ve okul notlarının yükselmesi için ilkokul yıllarında velilerin ellerinden geleni yapmaları tembih ediliyordu.

Çünkü yazara göre ileriki yaşamın başarılı geçip geçmeyeceğini belirleyen neredeyse tek ölçüt ilkokuldaki karne notları.

Oysa durum kesinlikle böyle değildir.

İlkokul yıllarında çok kötü notlara sahip olan bazı arkadaşlarım geldi aklıma.

İkisi şuanda bulundukları şehrin en önemli galericileri.

Bir başkası avm zincirlerinin yöneticisi, birkaçı da öğretmen. Bunlar ilk aklıma gelenler.

Zıddı da var, mesela okul yıllarında hep başarılı notlar ile çevresini mutlu eden birçok kişi, psikolojik ve yaşamsal sorunlardan dem vuruyor.

Psikolog olmamdan ötürü bu gibi örnekler ile çok defa karşılaşıyorum.

Bilimsel araştırmalarda karıştırıcı unsurların elimine edilmesi işte bunun için çok önemlidir.

Yazı içeriğinde, haberlerde gördüğümüz toplumsal yapıyı tehdit edici suçları işleyen faillerin hepsinin ilkokulda iken okul başarısının kötü olduğu söyleniyor.

Bu, en azından sığ bir anlayış.

Kimsenin başkalarının hayatlarını mahvetmeye hakkı yok ise, bu yazımı ben vicdani bir sorumluluk ve gerçeği ortaya koyma gerekliliğine olan inancıma saygı olarak yazmak istedim.

Maalesef öğretmenimiz, daha da ileri giderek eğitim sisteminin engellerini ve zorluklarını saydıktan sonra, (tıpkı bir atın yarışa hazırlandığı gibi) çocuklarımızı bu zorluklara hazırlamamız gerektiğini söylüyor.

Ben ise çocukların bir yarış atı gibi olmadıkları konusunda ısrarcıyım.

Özellikle ilkokul yıllarındaki çocukların temel ihtiyaçları karşılanmadığı zaman, gelecekte yaşamsal sorunlar yaşamaları pek muhtemel.

Çünkü çocukların öğrenmekten ziyade ihtiyaç duydukları ebeveyn desteğidir. Ve bu destek her şartta ve her durumda gereklidir.

İleriki yaşamın ilkokul başarısına sahip olduğunu zanneden bir veli, okul derslerinin bir kısmında başarılı olamayan çocuğuna 4 yıl boyunca nasıl memnuniyetsizliğini hissettirmeyip sevgi-ilgi ile çocuğun muhtaç olduğu duygusal boşluğu doldurabilecek?

Oysa yaşam dediğimiz ölüm ile doğum arasındaki bir süreçtir ve bu süreç sürekli akıp gitmektedir. Dolayısıyla başarısızlık denen olgu hiçbir durumda söz konusu değildir.

Aslında bizim başarısızlık olarak nitelediğimiz durumlar, bizler için yol gösterici birer rehberdirler.

Sözgelimi resim kursuna katılan bir öğrenci güzel bir resim yapamıyorsa eğer, bu, onun resim kursuna değil de bir başka kursa katılması gerektiğinin bir göstergesi olabilir. Belki de ilgisinin nelere olduğunu henüz bilememiş ve bunları keşfetmesinin vakti gelmiştir.

İnanın bana dünyaya adını başarılarla yazdırmış olan her birey, toplumda başarısızlık olarak addedilen durumlardan dersler çıkarıp yoluna doğru bir şekilde devam etmesini bilmiş kimselerdir.

Düşünün bakalım, eğer yüzlerce denemesi “başarısızlık” ile sonuçlanan Edison, yardımcısının “biz başaramadık” demesine karşılık, “hayır, biz yüzlerce yanlış yolun farkına vardık, rakiplerimizden yüzlerce adım öndeyiz” demese idi eğer, acaba evlerimizi aydınlatan ampülün keşfi için daha ne kadar beklerdik?

Üstelik Edison, “başarısız” bir okul dönemine sahip olan dâhilerden idi.

Ya da çocukken sürekli “başarısızlıklar” ile nitelendirilen Tolstoy’un, hakikaten kendisinin ömür boyu “başarısız” olacağına inanmış olduğunu bir düşünsenize!

O muhteşem hayat hikâyelerini okuyup, nice dersleri hangi yazardan alabilecektik?

Lisedeyken kötü notlar ile hayatının karartılması istenen bir başka isim ise Westinghouse, kendisi buharlı motor çarkının mucidi.

Kim bilir ne zorluklar çekmiştir lisedeyken “başarısızsın” diyen bakışlara rağmen çabalarken!

Son olarak vereceğim örneğime şaşıracağınıza eminim. Hepiniz İbn Sina ismini duymuşsunuzdur. Paris Üniversitesinde resmi asılı olan sekiz kişiden biri.

Dünyaya gelmiş geçmiş en önemli tıp bilgini. Üstelik bir matematikçi, filozof ve çok yönlü bir dâhi.

Çocukken matematikten başarısız olduğu zannedilen ve matematiği yapabileceği düşünülmeyen bir öğrenci idi.

Üstelik bu inanç, onun köyüne dönmesine ve vazgeçip çoban olma kararı almasına sebep olmuştu.

Eğer kuyudan su çekerken almış olduğu ders olmasaydı, 16 yaşında hiçbir eğiticiye ihtiyaç duymadan dünya çapında bir tabip olabilir miydi? Zannetmiyorum!

Şimdi çocukların okul notları ile yargılanmalarının nelere mal olacağını az da olsa kestirdiğinize inanıyorum.

Üstelik aile ve öğretmenlerin hayat karartmamak adına bu hususta çok daha hassas davranmaları gerekmektedir.

5-6 yaşlarına kadar bütün dünyası ailesinden ibaret olan bir çocuğun, bir anda “başarmak zorundasın, yapmalısın, yapamazsan bitersin” gibi acımasız telkinler, karmaşık yaşantılar ve içinden çıkılmayan yalnızlıklara bırakıldığını bilmiyor olamazsınız.

Böyle bir ruh hali içerisinde olan çocuğun neler hissettiğini hissederek önemli bir adım atabilirsiniz.

Bir çocuğun yaşama tutunup tutunmamasını belirleyecek olan faktör, o çocuğun doğarken kendisiyle getirdiği mücadele ruhunu yitirmemesine bağlıdır.

Eğitim sistemindeki öğrenme hırsı ise, herkesin öğrenmek zorunda olduğu gerekliliklere yönelik olmadığı için bu mücadele ruhunu diri tutmaz.

Herkesin matematik bilme zorunluluğunun olduğunu düşünmüyorsunuz, öyle değil mi?

Çünkü takdir edersiniz ki, insanın sosyal bir varlık olmasının en önemli nedeni, ihtiyaçlarını karşılarken diğer insanlara ihtiyaç duymasıdır.

Dolayısıyla her bireyin kendi yeteneğini ve ilgilerini keşfedip yaşama bu şekilde dâhil olması, kendisi için olduğu kadar toplum için de büyük önem arz eder.

Bir çocuğun mücadele ruhunu diri tutmak isteyen ebeveynin yapması gereken, o çocuğa üstesinden gelebileceği sorumlulukları vermesi ve her zaman yanında olduğunu hissettirip, “aferin” diyerek özgüven kazandırmasıdır.

Ben bunu yazılarımda sürekli işliyor ve uzun uzadıya açıklıyorum.

Unutulmaması gereken ise asıl başarının çocuk yetiştirmek olduğudur.

Nitekim bu dönemde çocukların yaptıkları değil, yaptıklarına ebeveynlerinin tepkileri onların yaşamlarını belirleyecek olan bir ölçüttür.

Okulda öğretmenlerin de ebeveyn durumunda olduklarını unutmamaları gerekir.

Bu yazının gerekli yerlere ulaşmasını duyarlı herkesin paylaşmasıyla sağlayabiliriz.

Çocukların ellerinden kayıp gidenin gelecek, bizim ise istenilen toplum yapısı olduğunu bilmeliyiz. Bu bizim elimizde.

Ben ailelere son olarak Hanry David Thureau’nun sözleri ile bir hatırlatmada bulunmak istiyorum:

“İnsanın yaşam düzeyini bilinçli bir çabayla yükseltme konusundaki tartışma götürmez yeteneğinden daha cesaret verici bir gerçek bilmiyorum.”

Bu yetenek sizde ve çocuklarınızda her zaman mevcut.

Başarı sizin ellerinizde…

Psikolog Kadir Özsöz

Instagram

Facebook

Bebek ağız bakımı en güvenli ve etkili şekilde nasıl yapılır? 2
BEBEK BAKIMI

Bebek ağız bakımı en güvenli ve etkili şekilde nasıl yapılır?

Temmuz 1, 2018
Kuvözdeki bebeğin emziğini ağzına bantladı 3
HABERLER

Kuvözdeki bebeğin emziğini ağzına bantladı

Ocak 7, 2019
Düzensizliğimin düzenindeyim.. 2
GÜNCEL

Düzensizliğimin düzenindeyim..

Ocak 5, 2018
Eğer bir çocuk... 4
YAZILAR

Eğer bir çocuk…

Aralık 22, 2018
Saldırgan ve öfkeli çocuklar! 1
ÇOCUK EĞİTİMİ

Saldırgan ve öfkeli çocuklar!

Ocak 3, 2019

FAYDALI BAĞLANTILAR:

Kolay çizim fikirleri

Easy Drawing ideas – Cute Drawings

Dibujos Faciles – Como Dibujar

Dessins Faciles – Como Dessiner

No Result
View All Result
  • OYUN-ETKİNLİK
  • ÇOCUK EĞİTİMİ
  • VİDEOLAR
  • EVLİLİK-AİLE İÇİ İLETİŞİM
  • ANNELERE
  • BABALARA
  • DİĞER
    • MAHREMİYET EĞİTİMİ
    • KİŞİSEL GELİŞİM
    • ÖZGÜVEN KAZANIMI
    • TUVALET EĞİTİMİ
    • YEMEK TARİFLERİ
ARKADAŞLARINLA PAYLAŞ
  • Facebookta Paylaş
  • Whatsappta Paylaş
  • Facebook Messengerdan Gönder
  • SMS ile Gönder
  • E-Maile Gönder
  • Twitterda Paylaş
  • LinkedIn
  • Telegramda Paylaş
×
×
Hide picture
Maile Gönder