Girdiğiniz sınavların isminin ne olduğu hiç önemli değil, herkesin sınavı kendi dönemi için önemlilik arz ediyor. Bir çok sınav da yaz aylarına denk geliyor. O yüzden ortak bir kelime olarak “sınav” kelimesini kullanıp süreçle alakalı aktarmak istediğim bazı şeyleri söyleceğim.
Büyük sınava hazır mısınız? diye soruyorum çünkü sınava giren bizler; sınavın mahiyetini ve çok önemli olduğunu ısrarla anlatan bir kitleyle yüz yüze geliyoruz bu süreçte.
Kazanırsak bizden iyisinin olmayacağı, kazanamazsak en az bir yıl daha sürüneceğimizi, arkadaşlarımızın başarılarını, emeğimizin bir adının konması gerektiğini, haklı beklentileri duymayanınız var mı ?
Peki ya bu kadar sıkıştırılmışlık duygusu içerisinde yetersiz hissettiğinizde oluyor mu kendinizi ?
Yani ne kadar çalışırsanız çalışın, hep çalışamadığınız kısımlar mı dağ gibi büyüyor gözünüzde ve karamsarlığa kapılıyorsunuz ?
Ya da ne kadar çalışırsam çalışayım benim kapasitem bu kadar, üzerine çıkamıyorum mu diyorsunuz ?
Başka bir seçenek olarakta; sınavlar yaklaştıkça sizden uzaklaşan bir motivasyona mı sahipsiniz ?
Konular çok fazla, birine çalışırken diğerini unutuyorum, bu yüzden sınavı kazanmam çok zor diyenlerden misiniz ?
Hepsine yahut bir kaçına bile evet der gibi olduysanız üzülmeyin!
Siz yüzde yüz ve de tipik bir ögrencisiniz 🙂
Bu düşüncelerin çemberinden geçmeyin yoktur, bu düşüncelerde ciddi tuzaklardır zaten. Hani mario diye bir oyun vardı ya, engellere takıla takıla küçülüyor ve sonunda yok oluyordu 🙂 (yazarken farkettim de mario’dan sonra hayatıma hiçbir oyunu almamışım 😀 )
İşte bu düşüncelerde boğulan, bu tuzakları fark etmeyen, şahsına münhasır gören, hislerine teslim olanlar git gide uzaklaşan bir motivasyonun elinde tam bir oyuncağa dönüyor.
Bir şeyler yapmak istiyor ama enerji yok istek yok. Zaman sonra ne yazık ki bir şeyleri istemek diye bir şey de kalmıyor. Nihai noktada siz sınava girmeden bu süreç tarafından elenip gidiyorsunuz.
O yüzden bir çok insan ilk sınavda başarısız olduktan sonra ikinci sınava ya girmiyor ya da öylesine girip çıkıyor.
Ardı arası bir sınav, çalışmaktan başka bir işiniz yok ki sözleriyle beklenen sınav günü, zaten öğrenciyi süreç içerisinde savunmasız bırakıyor.
Yani şöyle diyor sınava hazırlanan genç: “hmm bu ardı arası bir sınav, neden bu kadar endişe ediyorum ki ? Ya da sağlanan o kadar imkana karşı neden olması gereken başarıda değilim ki ? Demek ki ben yetersizim ki böyle şeyleri hissediyorum bu da hiç normal değil.” diyor.
Öğrencisinden velisine kadar yanlış algılarla sınav dönemlerini geçirdiğimizi düşünüyorum. En çokta öğrencilerin mağdur olduğunu görüyorum. Çünkü;
Girdiğimiz hiçbir sınav ardı arası bir sınav olmuyor. Sizler, biz o sınavları kazanırsak mutlu olacağınızı, o sınavları kazanırsak emeklerimizin boşa gitmeyeceğini, o sınavları kazanırsak elimizin para tutup konumumuzun daha saygın olacağını, o sınavları kazanamazsak bir yıl daha sürüneceğimizi söylediğiniz takdirde sadece bizler için değil sizler içinde ardı arası diye bir sınav olmayacak.
Bizler her sınav öncesi bu endişeler ve beklentiler arasına sıkışa sıkışa çarpa çarpa ilerliyoruz. O yüzden denemelerden alınan düşük puanlara değil, ailelerimizin yüzünde oluşacak hayal kırıklığına daha çok üzülüyoruz.
En iyi dershaneye de gönderseniz, özel hocalarda gelse, çeşit çeşit kitaplarınızda olsa yet-mi-yor. Yetmiyor.
Sizin için zor olan bir şeyin başkaları tarafından hafife alınması yahut “elimizden geleni yapıyoruz daha ne istiyor” gibi minnet hissettiren tavırlar, karşınızdaki kişiyi içten içe tüketiyor.
Yeterli olup olmadığınızın kontrol ediliyor olması, bunun da belli bir zaman içerisinde olması, yüksek puan alanların “ vay be görüyor musun nasıl da çalışmış” düşük puan alanların da “tembelliğin sonu böyle olur, git 1 yıl daha çalış şimdi “ diye kategorize edildiği bir ortamda su içseniz boğazınızda kalır.
O yüzden sadece maddi değil manevi ortamları da inşa etmek gerekir. Aksi takdirde hiçbir işe yaramayacaktır.
Sınava hazırlanan arkadaşlarıma şunları özellikle şunları söylemek istiyorum;
*Bizler normal bir süreçten değil, anormal bir süreçten geçiyoruz. Ne ilkiz, ne de son. O yüzden hepimiz aynı şeyleri yaşayıp, aynı şeyleri duyup aynı şeyleri hissediyoruz. Sadece birbirimizden haberimiz yok 🙂
*Bir müddet kulaklarını herkese kapat. Seni üzen, aşağıya çeken, dikkatini dağıtan ne varsa görme,duyma,umursama. Böyle yaparsan eğer zihnini tüm dış etkenlerden korumuş olursun.
*Zaten şu zamana kadar iyi kötü çalışmalarına devam ettiysen, direne direne bu günlere gelmişsin demektir 🙂 Çünkü bitirdiğin konu sayısından denemelerde aldığın puanlara kadar eminim ki bir çok soruyla karşılaştın.
*Belki tüm konuların bitti, belki de hala eksik kalan yerler var. Hiç canını sıkma ya da rahatlayıp çalışmayı esnetme. Eğer henüz konuların bitmediyse sınava kaç gün kaldığını hesapla, eksik konuları tespit et, konuları günlere göre bölüştür. Yapman gerek en önemli şey; eskisine göre daha fazla çalışmandır. Mesela önceden 4 saat çalışıyorsan şimdi +2 saat ekleyebilirsin. “Bu saatten sonra olmaz” deme !
*Kendine inan, hem de çok inan. Ben yapabilirim de ve çok çalış. Sevdiklerin için çok çalış hatta sevmediğin insanlar için bile çok çalış 🙂 İnsanların senin için düşündüklerini haksız çıkarmak için çok çalış.Sen çalıştıkça farkında olmadan çalışarak kazanmayı, iradeli olmayı, otokontrolü, düzenli olmayı da öğreniyorsun. O yüzden bu işi sadece “sınava çalışmak” olarak görme.
Tüm sorunlarla mücadele edip gelecekteki güzel günler için çabalamayı bırakmadığın takdirde;
“Bir gün mutlaka ama mutlaka istediğin yerde olacaksın. “
Kübra Kartal
https://birkitapbirkalem.blogspot.com.tr/
———-