Bu ülkede vatansever olmak çok kolay…
O kadar kolay ki birkaç örnek vererek açıklayayım da vatansever olmakta zorlanıyorsanız belki size yardımcı olur.
Mesela;
Geçenlerde gittiğim bir devlet dairesindeki memur arkadaş çok vatanseverdi.
O kadar vatanseverdi ki, bunu önünde oturan konuğuna anlatırken sesi coşkuyla tüm salona yayılıyordu. Bense elimde evraklarla bir resmi işimi halletmek için kendisini beklemekteydim.
Vatansever memurumuzun coşkulu sohbeti arasında dikkatini çekebilmek için çok çabalamam gerekti.
Bir şekilde beni fark ettiğinde elimdeki evrakları ona uzatarak, beklediğim hizmeti açıkladım.
Arada konuğuyla sohbete devam ederek yalan yanlış dinledi beni. Sonra da elimdeki evrakları alıp masanın diğer ucunda üst üste bekleyen evrakların arasına attı.
“Pardon Memur Bey; acaba ne zaman bilgi alabilirim işlemimin sonucu ile ilgili?”
“Telefonla arayıp sorun.”
“Ama Memur Bey kurumunuzdan telefonla bilgi almak neredeyse imkansız. Bunu siz de biliyorsunuz.”
“E ne yapalım kardeşim. Görüyorsun işte yoğunuz. O zaman bir ay sonra gel de sor.” diyerek vatanını ne kadar sevdiğini yeterince anlatamadığı arkadaşına dönüp muhabbetine devam etti.
Bense bu vatanseverlikte şiddetli derece de coşmuş devlet memuruna bir şey daha sormanın anlamsızlığı oradan çıkmak zorunda kaldım.
Devlet memurundan işini yapmasını bekleyerek nasıl bir kendini bilmezlik yapıyorsam halbuki o vatanını sevmekle meşguldü.
Aslında vatansever bir memurun sevgisini göstereceği en önemli şeyin görevini yapmak olduğunu düşündüm sanırım.
Garip değil mi?
Sonra seminere katılmak için bir devlet okuluna gittim. Henüz seminer başlamamıştı ve lobide herkesin dilinde yine aynı vatanseverlik mevzu vardı.
Ülke de yaşananlara ne kadar üzüldüklerini ve tüm bunların düzelmesi için olması gerekenleri hararetli hararetli tartışıyorlardı eğitimciler.
Bazılarını dinledim, bazılarında bir iki laf ettim. Ama genellikle susmayı tercih ettim. İnsanları izliyor ve şaşkınlık içinde dinliyordum. Niye mi?
Çünkü az sonra seminer başladığında tıpkı daha önce binlerce kez şahit olduğum gibi; seminere gelmiş görünüp az sonra kaçıp gidenleri, kalsa bile ya uyuklayıp ya telefonu ile oynayanları, anlatılanlar ile bir nebze ilgilenmeyip sohbet edenleri ve anlatıcının emeğine, konunun önemine veya gerekliliğine hiç bakmayıp sadece orada bulunmak zorunda olduğu için sıkıntıdan patlayanları göreceğimi biliyordum.
İlginç bir şekilde salona girene kadar hepsi çok vatanseverdi ama iş eğitim almaya ya da vermeye gelince sıkılan, umursamayan çoğunluğa dönüştüler.
Tabi ya bir devlet yetkilisinin emek vererek hazırladığı ve öğrenildiğinde-uygulandığında devlet sistemine faydası olacak bilgiler içeren seminerin vatan sevmekle ne ilgisi olabilirdi ki?
Oradan çıktım. Akşam iş çıkışı saati yoğun trafiğe denk geldim. Trafik adım adım ilerlerken bir nokta da yanımdaki arabadan yayılan “Türkiyem, güzel ülkem…” sözleri geçen bir şiiri yakınlarda ki tüm arabalar beraber dinliyorduk. Güzel bir şiirdi, hoş duygular kapladı içimi.
Tabi bu da çok uzun sürmedi. Aynı araba nasıl olduysa önünde ki arabaya arkadan vurdu. Her iki arabanın şoförü arabalarından indiler.
Ben şiirin verdiği güzel duyguların etkisiyle konuşup anlaşırlar diye beklerken, adamlar yumruk yumruğa birbirlerine girdiler. Çevreden birileri müdahale etti de ayırdılar şükür.
Oysa kavgayı başlatan şoför az önce ne de güzel milli duygular ile dolup taşıyordu.
Ben de vatanını milletini bu kadar seven bir insanın elbette vatandaşını da seveceğini-sayacağını bu yüzden de insan gibi konuşa konuşa anlaşmaya çalışacağını sanarak yine ne büyük bir gaflet içine düşmüştüm…
Sonra yol boyunca düşündüm durdum.
“Ben bu Vatanseverlik değerini yanlış anlıyorum galiba…”
Çünkü bana göre VATANSEVERLİK;
Devletin sana verdiği görevi ve karşılığında aldığın maaşı alnının akıyla hak etmiş olmak için büyük bir titizlikle çalışmak…
Mesai sürenin her anında hizmet etmek, üretmek, vatandaşa çözüm sunmak ve sistemin kesintisiz-süratle akmasını sağlamak için elinden geleni yapmak…
Devlet adına kullandığın malzeme, insan, zaman, bilgi, kurum vs gibi her tür materyali tüm dürüstlüğünle ve temiz vicdanınla yalnız ve yalnız devlet işleri için kullanmak…
Devletini ve milletini geliştirmek adına bilgi üretmek, üretilen bilgiyi almak için açgözlü olmak, aldığın bilgiyi hakkıyla doğru yerlerde kullanmak…
Bilgi üreten, anlatan ve yaymak için çabalayan insanlara büyük saygı duymak…
Aynı vatanı paylaştığın milletine hoşgörülü, saygılı, uzlaşmacı, birleştirici ve iyilikle davranmak…
Devletin imkanlarını ve kaynaklarını büyük bir sorumluluk duygusu ve görev bilinci ile kullanmak…
Bu listeyi daha sayfalarca uzatabilirim. Ama okumak sıkıcı olabilir sizin için. Tabi bir de elbette hepinizin bildiği kavramları tekrarlayıp durmanın anlamı yok.
Tek bir şey rica ediyorum;
Vatanımızı içi boş beylik laflarla dolu sohbetlerde sevmekle kalmayalım.
Gerçek birer vatansever olmak istiyorsak, alnımızın teri ile ürün, hizmet, bilgi üretelim.
Hiç durmadan çalışalım.
Diğer ülkelerden geri kalmamıza ve bunca acının sürekli yüreğimizi yakmasına neden olan temel eksikliğimiz eğitimi ve birlik duygumuzu, dürüst, saygıdeğer, çalışkan bireyler olarak ve birbirimize sarılarak yeniden canlandıralım…
Sevgilerimle…