Çocuğu hakkında uzmanlara sıkça müracaat eden genellikle iki ebeveyn grubu göze çarpmaktadır. Ki, her ikisinin de haklı nedenleri vardır.
Bu ebeveynler şunlardır:
1. Çocuğunun öfkesinden, ısrarcılığından, bağırmalarından, onlara tepkisel davrandığından yakınan anne babadır.
2. Çocuğunun hiç öfkelenmemesinden, kızmamasından, ısrar etmemesinden, bağırıp çağırmamasından, tepkisel olmamasından yakınan anne babadır.
Bu gruptaki anneler babalar da, tıpkı ilk gruptakiler gibi, çocuklarının söz konusu hallerinden oldukça tedirgin olanlardır.
Dilerseniz her iki gruba ait ebeveynin çocukları hakkındaki şaşkınlıklarını örneklendirmeye çalışalım.
Şöyle ki, 4 yaşlarındaki çocuğu ile çarşıda dolaşan anneyi ele alalım:
– Anne, elma şekeri çok hoşuma gitti, bir tane daha istiyorum.
– Hayır olmaz.
– Ama neden?
– Seni hasta edebilir, fazlası zararlıdır.
– Ama evde yemeğimi hep fazla fazla yediriyorsun istemediğim halde. O neden beni hasta etmiyor?
– Bunu büyüyünce anlarsın.
– Ama ben büyüdüm ki.
– Yeter artık, konu kapanmıştır.
– Öf ya anne öf… Sana çok kızdım. Seni artık hiç dinlemeyeceğim.
– Kendine gel, beni sinir etme.
– Sinir olursan ol. Hep öylesin zaten. İşte buraya oturacağım. Yürümeyeceğim. Seninle gelmiyorum.
– Kalk oradan, bak herkes bize bakıyor.
– Baksın. Hayır dedim.
– Bağırmasana evladım.
– Bağıracağım işte. Hem de avazım çıktığı kadar…vs.
Çocuk, bir türlü yerinden kalkmamaktadır.
Anneye vuruyor, onu itiyor, kendine dokundurmuyor ve bağırarak konuşuyor annesiyle. Anne, çevreye karşı mahcup olmuştur.
Sözünden de caymamak taraftarıdır.
Ancak çocuğun siniri öfkeye dönüşmüştür.
Bir süre sonra çocuğunu zorlayarak yanında götürür ve oradan uzaklaşır.
Ama anne, dokunsanız ağlayacak durumdadır. Kendi kendine, en kısa zamanda bu işin doğrusunu öğrenme kararı alır ve bir uzmana danışmak istediğini düşünür.
************
İkinci anne örneğine gelelim:
– Anne, bu meyve suyuna bayıldım. Bir tane daha alır mısın, ne olursun?
– Alamam çünkü sana bir tane yeter. Fazlası dokunur, seni hasta eder.
– Peki o zaman alma anneciğim istemiyorum.
Evlerinde, sofrada yemekteler:
– Anne, ben bu yemeği istemiyorum, şundan versen?
– Olmaz. Önce onu bitir, sonra veririm.
– Peki o zaman anneciğim, öyle yapayım…
– Kızım, o oyunu sabah oynadın. Ne buluyorsun onda, bilemiyorum. Bak şunu oynamalısın. Farklı şey öğrenirsin.
– Peki anne, senin dediğin olsun…
– Onu küçük kardeşine ver de ağlamasın, ben sana başka bir şey veririm.
– Tamam anneciğim, verdim bak…
Bu çocuk da, annesinin bir dediğini iki etmeyen 5 yaşlarındaki bir başka kız çocuğu.
Günler, haftalar, aylar geçer, onun bu olumlu ve uyumlu hali anneyi oldukça rahatsız etmeye başlar.
Çünkü çevresinde böyle çocuklara pek tanık olmamaktadır.
Önceleri çok hoşuna giden onun bu hallerinin doğru mu yanlış mı olduğunu öğrenmeye karar verir ve bir uzmanla görüşmeye gider.
***********
Şayet birinci gruptansanız…
Birinci gruptaki anne, dışarıda sorun yaşadığı çocuğu hakkında uzmanla konuşmaktadır:
– …
– Aynen anlattığım gibi gerçekleşti olay. Ne elma şekeriymiş mübarek?
– Dış dünyada çocuğunuzla birlikte bulunduğunuzda, onun sizden istek ve talepleri olacağını her zaman hesaba katmalısınız. Bunu göz önünde bulunduran anneler babalar, evde alacakları bazı önlemlerle dışarıda çocuklarıyla ciddi sorun yaşamaktan uzak olurlar.
– Peki çocuğun öyle tavırlar sergilemesi normal mi?
– Elbette, son derce normaldir.
– Sebebi ne peki?
– Çocuğunuz size öfkelendiğinde ve sözünü ettiğiniz o tepkilerde bulunduğunda, amacı size saygısızlık etmek değildir. Sizi çevreye mahcup etmek hiç değildir. Onun tek amacı isteğini ifade etmek, arzu ettiği konuda ciddi olduğunu göstermektir. Kendisini anlamanızı sağlamak, sizin tarafınızdan kabul görmek istiyor.
– Böyle ifade edilmez ki ama?
– O dediğiniz yetişkin dünyası içindir.
– Fakat o an ona dayanmak mümkün değil.
– Gayet tabi, gün içinde birçok konuda yorgun ve sinirleri yıpranmış olan annenin veya babanın buna katlanması oldukça zordur.
– O derece ısrar etmesi normal mi?
– Tabi ki normal. Çocuk o anda o tavırları sergilemekle size şunu demek istiyor:
‘Ben insanım. Benim de isteklerim var. Beni niçin anlamıyorsun? Haklı olduğumu neden kabul etmiyorsun? Sen beni anlamasan da ben istemeye devam edeceğim. Ta ki beni haklı buluncaya kadar…’
– Yani ona nasıl davranmam gerekiyordu onda?
– O anda ona göstermeniz gereken tavır orada değil, evde başlar. Eğer evde başlamadıysa isteğini yerine getirmeliydiniz.
– Evde mi?
– Evet evde. Dışarıya çıkmazdan önce. Çünkü yanınızda küçük çocukla dışarıda dolaşacaksınız. Gezip dolaştığınız yerde onun sizden bazı şeyler isteyebileceğini önceden düşünmelisiniz.
– Diyelim ki düşündüm.
– O zaman onu karşınıza alırsınız. Birazdan birlikte çarşı pazar dolaşacağınızı, markete gideceğinizi, bazı alışverişler yapacağınızı vs, ona söylersiniz. Eve dönene kadar sadece 1 veya 2 şey alma hakkının olduğunu ve ona başka hiçbir şey almayacağınızı söylemelisiniz. Tamam mı diye de tasdik ettirmelisiniz.
– Gene aynısını yaparsa?
– Yapar tabi. Yapacaktır da. Buna hazırlıklı olmalısınız.
– Hazırlık?
– Şöyle; ona ne söylemiş olursanız olun, o yine hoşuna gittiği şeyi sizden istemeye devam edebilir. Hatta ısrar eder. Belki de aynı tepkiselliği gösterecektir.
– Ben ne yapacağım o vakit?
– Fazladan istediği her eşya karşısında ona:
“Evde nasıl anlaşmıştık? Evde ne konuşmuştuk?
İstemekte haklısın. Bu senin en doğal hakkın. Ben bunun için sana kızmıyorum. Sadece konuşmamızı hatırlatıyorum…” gibi çocuğa kısa ve öz karşılık verebilirsiniz.
Onunla evden önceden pazarlıklı çıktığınız ilk 3-4 sefer yine aynı şekilde direnebilir.
Daha sonrakilerde, ne yapsa kuralın değişmediğini görünce, artık size uyum sağlamaya başlar.
Bu gibi konularda önemli olan beş nokta vardır:
1. Dört yaşından önceki çocuklar, kurala hazır değildir.
2. Tepkisellik hallerinde ona siz de tepki göstermeyin.
3. Onun haklılığına vurgu yapabilirsiniz. Böylece reddedilmediğini fark eder. Her kabulleniş onu nispeten sakinleştirir.
4. Evden ayrılmazdan önceki konuşmalarınızda, yiyecek içecek türlerinde esnek olmanız ve sayısını tek seferle kısıtlamamanız uygundur. Bu daha ziyade uzun süreli dolaşmalar, alışverişler için geçerli olabilir. Ve elbette, ona dokunmayanlar konusunda. Fakat diğer eşya ve oyuncakta sınırlayıcı olmanız yararlıdır.
5. Evden pazarlıklı çıktığınız halde direnip ağlamaları onun ruhsal gelişimine zarar vermez.
Çünkü, aklının bir köşesinde isteğinin olmayacağını düşünür.
Sizinle konuşmaları aklına gelir.
Ancak bu yapılmadan sizin onun isteklerini keyfi reddetmeniz onu sarsar.
***********
Eğer ikinci gruptansanız…
Hata nerede?
Çocuk ileride nasıl bir kişilik yapısında olur?
Bu durum şimdiden nasıl düzeltilebilir?
Özellikle ikinci gruptaki anne, çocuğu ile gurur duymasına rağmen, çocuğunun ileriye dönük bir sonraki gelişim dönemlerindeki muhtemel halleri adına oldukça endişelenmiş görünüyor.
Görüştükleri uzmanla aralarında geçen konuşmaların bir kısmını şöyle özetlemek mümkündür:
-…
– Az önce de size söz ettiğim gibi, bana göre çocuğumda ciddi bir sorun yok görünüyor.
Bahsettiğim halleri hakkında biraz endişe hissettim ve “acaba” onlar doğru mu diye size danışmak istedim.
– Anlattıklarınıza ve çocuğu gözlemlediklerime, onunla konuştuklarıma bakılırsa çocuğunuz, hemen her şeyi son derece “kabulleniyor” olma gibi bir tutum içinde.
Bu durumunu yabancılara karşı da kullanma meylinde olması asıl sorundur.
– Oysa ben, misafirlerimiz ve dışarıda karşılaştıklarımız hakkında buna hiç dikkat etmedim doğrusu.Çocuğumu o açıdan gözlemleme ihtiyacı duymadım da.
– Belki fark etmediniz ama, onunla konuşurken, benim itiraz ettiğim noktalarda da aynı tutumunu sürdürdü. Bir yabancıya karşı bu belki normal kabul edilebilir. Ancak, kendisine ait bir eşyayı istedim, vermekte hiç tereddüt etmedi.
– Ben de buraya gelirken, sizden çocuğumla ilgili hoşuma giden sözler duyacağımı düşünmüştüm hep. Ama az da olsa endişelenmeye başladım şimdi.
– Yok yok, endişeye hiç gerek yok. Bunların hepsi geçer. Tabi önlemini alırsanız.
– Onun bu halleri devam ederse neler olur?
– İşte size onlardan söz eder ve onları özetlersem, önlem almayı rahatlıkla başarırsınız.
Şöyle söylemeye çalışayım izninizle:
Böyle halleri devam eden çocuk muhtemelen ileride;
Ne istediğine karar veremez.
Ne yapması gerektiği konusunda sürekli tedirginlik yaşar.
İyi mi kötü mü yaptığını bilmeden hareket eder.
Neyi, hangisini istediğine, onu niçin tercih ettiğine dair herhangi bir fikir sahibi olmaz.
Karar verdiği seçeneklerden birine yöneldiğinde, birisi ona “O değil, öbürü” demiş olsa hemen fikrini değiştirir.
Genellikle, hayatını başkalarının yönlendirmesini kabullenir. Hatta bunun için bir arayış, çırpınış içinde olur.
Okulda da, sosyal yaşamda da, eş seçiminde de, evliliğinde de; genellikle etrafındakilere danışmak, onlardan fikir sormak ve onların dediği gibi hareket etmek, karar almak meylinde olur.
– Peki hangi sebepten dolayı çocuğum şimdi bu durumda?
– Normal şartlar altında yetişen hiçbir çocuk, ebeveyninin her isteğini bir defada kabullenmiş olmaz.
Önce itiraz eder, sonra niçin, neden diye sorar.
Aldığı karşılıklar onu genelde tatmin etmez ve ısrarlara başlar.
Daha sonra direnç gösterir.
Tepkiselleşir ve annesini babasını oldukça zorlar. Hele de istek çocuktan geldiyse, canı bir şey yemek, içmek çektiyse, bir şeyler almak istediyse; öyle direnmeden, tepki göstermeden kolay kolay vazgeçmez.
– Biz nerede hata yapmış olabiliriz?
– Onun küçüklüğünden beri “size göre” uygun olmayan her isteğini bastırmış görünüyorsunuz.
Sizi yoracak, canınızı sıkacak istekleri konusunda onu bin bir dereden su getirircesine, yaşına uygun olan ya da olmayan açıklamalarla reddedici olmuşsunuz.
Örneğin;
Yolda giderken parkta biraz oynamak istemiş olsa ona: “Ama şu anda evde olmamız lazım, yemek yememiz lazım, uyku uyman lazım” gibi karşılıklarla sürekli “kendi dediğinizi” yapmışsınız.
Böylece çocuk;
“Demek bu dünyada işler böyle yürüyor”, diyerek kendine ait fikir geliştirememiş.
Kendi arzularına, isteklerine bir türlü ulaşamamış.
Kendisine ait tercihleri olmamış.
Kendi istediğinin olması karşısında coşku yaşamaktan mahrum olmuş, vs.
– Fakat biz şu anda pek sorun yaşamıyoruz.
– Bu çok normal. Zira şu anda çocuğunuz sizin uydunuz durumunda.
İlkokul ile birlikte uzun süre sizden ayrı kalacağı günlerden sonra onu ne gibi tehlikelerin beklediğini sanırım tahmin edebiliyorsunuzdur.
– Peki ne gibi önlemler almalıyız? Bu durumu nasıl normalleştirebiliriz?
– Çok kolay. Bu konu ile ilgili yaptığınız bir çok uygulamayı tersine çevirmekle.
– Yani?
– Yani, size zararı dokunsa da, sizi yoracak olsa da, canınızı sıkacak olsa da; çocuğa zararı olmayan birçok konuda isteklerini yerine getirmekle. Sadece “İktidar mücadelesi” tehlikesi olan istekleri hariç.
– Artık çocuğunuzun kendi fikri olmalı, görüşü olmalı.
Kendi kabulleri ve kendi arzuları olmalı ve bunların genellikle yerine geldiğini çocuk bizzat “yaşamalı”, bundan keyif almalı. Ki bu arzular onda zaten var.
Ama sürekli reddedildiği, saptırıldığı veya bastırıldığı için filizlenmemiş, gelişmemiş.
Buna izin vermeniz gerekir.