Sosyal medya gündeminde ‘kadına şiddet’ var son günlerde.
Bu konuda hepimiz aynı görüşte, aynı duadayız elbette:
“Güzel ülkemin güzel hanımları, anneleri artık şiddet görmesin…”
Lakin ben başka bir şey daha ekleyeyim istedim.
Sayfamın %12’si babalardan oluşuyor, belki ufacık bir farkındalık olur.
O da şu;
Şiddet deyince aklımıza direk fiziksel şiddet geliyor.
Dövmesin, bedensel zarar vermesin diyoruz.
Hadi bir adım ötede psikolojik şiddetten bahsedenlerimiz de var.
Hakaret etmesin, aşağılamasın, rencide etmesin istiyoruz.
[quads id=1]
Bunların hepsi tamam ama bence şiddetin bir türü daha var:
‘Duygusal Şiddet’
Bir anneyi ebeveynlik yolculuğunda yalnız bırakmak, ağlayan çocuğu işaret edip “sustursana çocuğunu” demek, çocuğunun kaçıncı sınıfa gittiğini bilmeyecek kadar ona yabancı durmak, babalığı yalnızca “eve para getirmek” olarak yaşamak, annenin destekçisi, yoldaşı, düştüğünde elinden tutup kaldıranı olmamak da bir tür şiddet ve pek çok anne bu ‘şiddeti’ ne yazık ki yaşıyor.
Yanağından tokat yemiyor belki ama yüreğinden darbe alıp, duygusal yaralar biriktiriyor.
Bu yüzden pek çok annenin omuzları çökük, beli bükülmüş, yüreği yorgun…
Ben derim ki;
Evlenmeden önce sağlık testleri yapılırken ‘psikolojik sağlık’ testleri de yapılsın.
En ufak bir streste eşini, çocuğunu incitecek kadar zayıf kişiler tedavi görsün, iyileşsin, sonra ana-baba olma ruhsatı alsın.
Çünkü maharet anne-baba olmakta değil; ‘ana’ gibi anne, ‘babalar gibi’ de baba olabilmekte…
Şiddetin her türlüsüne hayır!
Hatice Kübra Tongar
Aşağıdan diğer faydalı yazıları okuyabilirsiniz…