Hiç eşiniz tarafından başka bir kadın veya erkekle kıyaslandınız mı?
“Falancanın karısı çok güzel yemek yapıyor ama sen yapamıyorsun. Bir de üstelik kadın her gün çok bakımlı, kendine bak, aynı annene benziyorsun.
Zaten doğumdan kalan kilolarını bile veremedin.” Ya da “Falancanın kocası karısına araba almış, bir de sana bak. Daha eve 2 kilo et alamıyorsun.
Üstelik kazandığın para ile anca karnımız doyuyor. Sen ne kadar beceriksiz bir adamsın.” Söylediklerim kulağa hoş geliyor mu? Bu sözleri gerçekten de eşinizden duysanız ne yapardınız, ne düşünürdünüz ve kendinizi nasıl hissederdiniz?
Peki siz birine böyle davranır mısınız?
Cevabınız, hayır mı?
Ama yapıyorsunuz. Hem de kime biliyor musunuz? Canınızdan çok sevdiğiniz birine. EVLADINIZA!
Peki, neden?
Çünkü bunu yapıyorsunuz diye sizi terk edemezler, kimi çok beğeniyorsan git ona analık, babalık yap deyip arkalarını dönemezler, sizi analıktan-babalıktan boşayamazlar…
Onlara sadece ne olur biliyor musunuz?
ÜZÜLÜRLER, HEM DE ÇOK ÜZÜLÜRLER.
Kalpleri size karşı hep kırık ve kırgın kalır. Kendilerini hep yetersiz hissederler.
Birinin hayatı boyunca hep mutsuz olmasını istiyorsanız ona hep sen yetersizsin mesajı verin ve onu kapasitesiz olduğuna inandırın. Siz sürekli birileri ile kıyasladığınız evlatlarınıza işte tam olarak bunu yapıyorsunuz.
O yavrum da size yaranmak için kim ile kıyaslıyorsanız onun gibi olmaya çalışarak kendi öz kimliğini ve benliğini kaybediyor ve hayatı boyunca hep birilerini kendine model alarak yaşıyor.
Çünkü kendisinin kapasitesiz ve beceriksiz olduğuna inandırdınız.
Şimdi böyle anlatınca “İnsan düşmanına yapmaz bunu” diyor musunuz?
Ama siz farkında olmadan yavrunuza bunu yapıyorsunuz. Hiç kimse başkası gibi olmak zorunda değil.
Kendimize dönüp bir bakalım biz mükemmel miyiz ki çocuklarımızdan mükemmel olmalarını bekliyoruz.
İşte o yüzdendir ki ” Senin nefsine ağır geleni, çocuğuna yapma”
SENİ ANLIYORUM ÇOCUK kitabından alıntıdır.