Bir kız çocuğu büyürken kucağına mutlak bir bebek koyulur, o da onu besler, giydirir, bakar, erkek çocuğu o sırada bilgisayar oyunları ve araba ve top peşindedir.
Kız çocuğu büyüyüp bir ergen kız olduğunda mutlaka bir aile dostunun, akrabanın bebeği defalarca kucağına verilmiş, o kokuyu almış, nasıl bakılacağını gözlemeye başlamıştır, erkek ergen o sırada bu dünyaya çok uzak bir yerlerde büyümektedir.
Yetişkinliğe ilk adımlar atıldığında genç kıza herkes anneliği tatması için övgüler düzmekte, o da kendi yavrusu kendi yuvası için hayaller kurmaya başlamaktadır.
Genç adam yine çok uzak konularda…
Bu genç kızla bu genç adam evlenirler, genç kız anne olmak istemektedir, buna hazırdır , zaten buna hazır olarak büyümüş tür.
Kendini anne olarak tanımlamak için can atmaktadır.
Oysa genç adam hayatının hiç bir evresinde nasıl bir baba olacağını hayal etmemiş, kendini buna hazırlamaya fırsat bulamamıştır.
Sonra bebek dünyaya geldiğinde hem taze annenin değişim sürecine destek olmak ve iyi bir koca olmak hem de hiç bir hazırlığı olmadan iyi bir babalık da yapmak zorunda bulur genç adam kendini.
Bazen evlilikler biter, çocuğunu sadece pazar günleri gören, gördüğünde ne konuşacağını, ne oynayacağını, ne yapacağını bilemeyen bu yüzden çocuğuyla yalnız bile kalamayan babalar olurlar, bazen de evlilikler sürer, çocuklar büyür ama babalar işin içinde olamadan, çocuklarıyla gerçek bir bağ kuramadan yıllar geçer.
Eğer böyle bir baba değilseniz , bir pazar günü babası değilseniz, çocuklarıyla iletişim kurabilmek için çaba harcamış, bir yaştan sonra bile yeni şeyler öğrenmeye ugraşmış, izleyici değil doyasıya yaşayan ve yaşatan bir babaysanız emin olun çok şey başarmış bir babasınız.
Toplumun tüm öğretilerine kisisel bir savaş verip kazanmışsınız ve bu pazar kendinizle gurur duymak en büyük hakkınız…