Çocuk büyütürken ceza vermemiz gerekip gerekmediği konusunda çoğu zaman kararsız kalırız. Oysa, dengeli bir biçimde kullanılan ceza ve ödül sistemi, çocuğunuzun eğitiminde size büyük ölçüde yardımcı olacaktır.
Ailelerin bir kısmı sadece ceza vererek bunu sağlamaya çalışırken, bir kısmı hiç ceza vermemekle öğünmektedir. Oysa çoğu kez verilen cezalar ya çocuğu düşündürmeyen ve etkilemeyen cezalar olmakta, aile de cezanın işe yaramadığını düşünmektedir. Ya da ağır, fiziksel cezalar olmakta, çocuğu eğitmek yerine öfkelendirmektedir.
Benzer şekilde ödüller gerektiğinde ya da uygun dozda kullanılmayınca, ödül olmaktan çıkıp, çocuk adeta hak haline gelmektedir. Bu paylaşımımda ailelerin ödül ve ceza verirken yaptıkları yanlışları derleyerek sizlere yardımcı olmaya çalıştım. Umarım işinize yarar.
Her zaman belirttiğim gibi çocuk eğitiminde tek doğru diye bir şey yoktur. Nasıl her çocuk anne & babası için özelse onun eğitimi de özel olmalı.
Gelişimdeki bireysel farklılıkları fark etmeniz sizlerin çocuğunuza daha olumlu yaklaşmanızı sağlayacaktır. Yazıya gelecek yorumları şimdiden tahmin edebiliyorum ben dediğiniz gibi yapıyorum ama olmuyor diye işte bu noktada bireysel farklılıklar ve ihtiyaçlar ortaya çıkmaktadır.
Çalıştığım aileler bilirler genel geçer kitap bilgisinden ziyade sorunlarının en ince detayına kadar inip her davranışa ayrı çözüm yol üretmeye çalışırım.
Bu yüzdendir ki paylaşılanların ne kadarı size ve çocuğunuza hitap ediyorsa o kadarını yapın. Nasıl ki birine iyi gelen ilacın size iyi gelme garantisi yoksa başkalarına bireysel olarak verilen tavsiyelerin de sizleri daha da zora sokacağını unutmayın.
Uyarıların ardından artık canınıza tak eder ve çocuğunuza dönerek:
Sonuç: Eğer ki çocuğunuzun birden ortaya çıkan olumsuz davranışına ceza olarak önceden planlanan bir etkinliği iptal etmeniz;
Birbiri ile ilişkili olmayan iki farklı durumu ilişkilendirdiniz,
Mutfakta yemek masasında yaşanan bir olayı günün diğer saatlerine ve diğer mekana taşınız.
Şimdi empati yapalım yaklaşık 2 ay önceden rezervasyonunu yaptırdığınız ve izninizi ayarladığınız bir tatil planınız var. İzninize bir kaç gün kala müdürünüz ile yaşadığınız sorundan dolayı amiriniz izninizi iptal etti…
Sizin bu durum karşısında hissettikleriniz neler olurdu. Öfke, kızgınlık, hayal kırıklı vs…
Düşünmez misiniz bunun izniniz ile ne ilgisi var diye. Biz yetişkinler bile bu şekilde düşünürken çocukların bu durumu zihinlerinde büyütmesi ve sürdürmesi kaçınılmaz sondur.
Mutfakta veya farklı bir ortamda yaşadığınız sıkıntıyı uzatmanız çocuğunuzun da olayları uzatmasını ve ağlama/öfke krizlerinin daha uzun sürmesine neden olur.
Hepinizin bildiği bir çok örnekle bunları uzatabiliriz;
*Sürekli kardeşine zarar veren çocuğunuzu tam kardeşine zarar verirken yakaladınız : “Ne yapıyorsun kaç kere dedim sana hala aynısını yapıyorsun. Sabah oyuncakçıdan aldığımız oyuncağı yarın gidince kuzenine veriyoruz yok bundan sonra sana oyuncak falan” gibi örneklerle çoğaltabiliriz.
Peki olması gereken doğru davranış nedir?
Gerginliği mutfaktan/ortamdan ayrıldıktan sonra orda bırakmalısınız bu önemli bir ayrıntı gittiğiniz davete de taşır sürekli söylenmeye devam ederseniz çocuğunuzda olayları ve sorunları uzatan biri olmaya devam edecektir.
Siz olayları uzatmamayı öğrendiğiniz zaman inanın çocuklarda sizlerden görerek çok çabuk öğreniyorlar.
Ceza ve kötü hissettirme evde sürekli oluyorsa, internet ve oyun bağımlılığı başlar.
Ödev yapmadığı için ceza alan çocuk, ödev yapacaksa da yapmak istemez. Çünkü ödev, onun için zaten sıkıcıdır. Sıkıcılıktan hemen uzaklaşıp, internete yönelir. Tam bir kısır döngü var.
Sürekli ceza alan ve kötü hisseden çocuk, duygusunu yönetmeyi öğrenemiyor.
Öğrenemedikçe de iyi hissetmek için internet ve oyun bağımlılıkları geliştiriyor.
Ceza sürekli uygulanır bir yöntem olursa, çocuğa istendik davranışları kazandırma yerine sadece istenmeyen davranışları bastırma yönünde işlev görür.
Unutmamanız gereken en önemli nokta ise yaptığınız açıklamadır. Mantıklı ve tutarlı bir açıklamanız yoksa çocuğunuza doğruyu da yanlışı da öğretmeniz zor olacaktır.
Mantıklı ve tutarlı açıklamanızla birlikte onu değerli hissettirir ve “ödül” kavramının sınırlarını çizebilirseniz o zaman ilerde hayata, olgun, kendine güvenen, çalışmanın değerini bilen, sağlam kişilikte iyi bir anne-baba ve yetişkinler katabilirsiniz.
Cezaya gelecek olursak, tabii ki çocuğa zarar verecek şiddet içeren fiziksel cezalardan bahsetmiyoruz. Bu şekilde çocuğunuza değersiz olduğu sevilmediği mesajını verir, özgüvenini yerle bir eder ve ilerde aynı yöntemleri kullanan yetişkinler haline getirmiş olursunuz.
Çocuklar bu yöntemle davranışlarının yanlış olduğunu korku yoluyla anlasalar da yerine hangi alternatif davranışı koyacaklarını bilemezler bu yüzden aynı hatalı davranışı sürdürmeye devam ederler. Hatta halk arasında “dayak arsızı” diye geçen tamlama da bunu ifade etmektedir.
Çocuğu istediğiniz kadar dövün ona yanlışın ne olduğunu anlatmadığınız ve yerine koyması gerektiği doğru davranış için yönlendirmediğiniz sürece çocuk ne olduğunu anlamadan aynı şeyi yapmaya devam edecektir.
Cezalar, çocuğun canını fiziksel olarak yakmayacak derecede ve çocuğun yaşına, gelişim dönemine uygun olmalıdır. Aynı hatalı davranışlara aynı cezayı almalıdır. Çocuk o cezayı daha önce öğrendiği ve yapmaması gereken bir durum için aldığını bilmelidir.
Çocuk cezanın haklılığına inanır ve duruma uygun bir ceza verildiyse onu hoşgörüyle karşılar. Cezalar tehdit halinde kalır, anne babanın söyledikleriyle uygulamaları birbirini tutmazsa veya çocuk yapacağı şirinliklerle cezayı affettirebileceğini öğrenirse cezanın bir anlamı kalmaz.
Ceza ve ödül, çocuk eğitiminde yeri olan, ancak mutlaka yerinde, zamanında ve dozunda uygulanması gereken yöntemlerdir.
Çocuğun yaşına ve durumuna uygun olmalıdır.
Ödül ve ceza sisteminin doğru uygulanmaması, bedel ödemeyi bilmeyen, sınırlarını bilmeyen, umursamaz ve öfkeli çocuklar yaratmaktadır.
Ruhsal açıdan sağlıksız, toplumla uyumsuz nesiller bunun eseridir.
Çocuklar hatalı veya yanlış bir şey yaptığı ve en önemlisi bunu tekrarladığı zaman anne babaların tepkisiz kalması, o yanlışın devam etmesine yol açar.
Bazen de anne babanın yersiz ve aşırı tepki ortaya koyması veya tutarsız bir şekilde cezalandırması çocuktaki sıkıntıyı artırır ve yeni davranış sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Kural koyan kişinin ceza konusunda dikkat etmesi gereken önemli bir konuda ceza olarak saptanacak şeyin gerçekten uygulanabilir olmasıdır.
Cezanın uygulanabilir olup olmaması; sürenin, mekânın ve zamanlamanın uygunluğuna bağlıdır. Bazen de ceza tehditleri sadece sözde kalır. Bu kaçınılması gereken bir tutumdur.
Bu şekilde çocuğun gözünde otorite zayıflatılmış olacağı gibi, cezadan yararlanılarak öğretilmek istenilen kuralların da önemi azalır. Yerine getirmeye hazır olmadığınız sürece hiçbir ceza tehdidinde bulunmayın.
Yerine göre, bazen çocuğun istenmeyen davranışını görmezden gelmek, uygulayamayacağınız bir cezayla tehdit etmekten daha yerinde olur. Ödül/cezada, dün dündür, bugün bugündür politikası çok kötü bir politikadır.
Dün davranışından ötürü teşvik ve övgü alan çocuğun bugün aynı davranışının kınanması ve cezaya maruz bırakılması tam bir tutarsızlıktır.