Dün eve dönerken telefonum çaldı. Açtım, kızım ;
“Annee, nerdesin?” dedi oldukça gergin bir ses tonuyla.
“Yoldayım kızım ne oldu?”
“Anne yanımda kartım yok, apartmana giremiyorum. Offfffff…”
“Tamam kızım yoldayım zaten on dakika içinde evde olurum.”
“Nee on dakika mı? O kadar bekleyememmmm anne yaaa….”
“O halde şunu yap…”
“Hava çok soğuk anne, onu yapamaaammm. Offfff…”
Buraya kadar sakin sakin çözüm önerileri sundum ve sabırlı davrandım ama bu nokta da koptum.
“Kızım, peki ne yapmamı istiyorsun? Biliyorsun uçamıyorum maalesef. Ya bekleyeceksin ya diğerini yapacaksın. Başka ne diyebilirim bilmiyorum?” dedim. Yükselen ses tonum ve gergin konuşmamla.
“Ne kızıyorsun anne yaaa, ben ne dedim sana…?”
“Tamam kızım, iki seçeneğin var. Birini seç ve yap lütfen. Ben de on dakika içinde evdeyim.” diyerek kapattım telefonu.
Kızım on yedi yaşına girmek üzere. Ergenliğin zirvelerinde dolaşıyor, ben de sabrımın sınırlarını genişletmek için günlük sabır zorlamaları ile antrenman yapmaktayım bir süredir.
Sıklıkla okulda ya da arkadaşlarıyla yaşadığı hızlı değişen durumlarla, duygusal dünyasının ani çalkalanmalarına ailece maruz kalıyoruz. Baba ve kardeşi kendilerini bu fırtınalardan sakınabilme lüksüne sahipler ancak ben anne olarak bu lükse sahip değilim ve olmak da istemiyorum.
Çünkü uzun yıllardır kızımın bana yaşadıklarını anlatması, hissettiklerini paylaşması için onunla sıkı bir iletişim bağı kurmak için çabaladım. Şimdi ergenlikte bu zorlaştı diye bundan vazgeçecek değilim.
Ancak bazı günler cidden çok zorlanıyorum. Karşımda bazen sanki tüm dünya ile savaşan ve bu savaşı kazanmaya dair umudu olmayan bir kaybedeni tüm taşkın duyguları ile dinliyor, hissediyor , anlamaya çalışıyor ve nedense hep yanlış anlayan bir anne oluyorum.
“Offf anne yaaa, sen hiçbir şey anlamıyorsun. O öyle değil böyle…”
Son birkaç yıldır kızımdan en sık duyduğum cümle bu. Bir türlü onun istediği anlamda anlayamıyorum onu, ona göre… Çünkü bana arkadaşlarına anlattığı gibi anlatıyor ve benden onların verdiği gibi tepkiler bekliyor.
Bazen de aniden büyük sevinçlerle geliyor, anlatma hızına ve hislerindeki şiddete yetişmekte çok zorlandığım bir coşkunlukla binlerce şey anlatıyor ve bilin bakalım ne oluyor?
Ben yine hiç birini anlamıyorum (Ona göre)…
Küçük yaşlarında kuzucuğum olan kızım, ergenlikle birlikte öyle hızlı değişiyor ki inanın yetişilmiyor. Ki eğitimciyim, şuyum, buyum…
Oysa ANNELİK tüm etiketlerin dışında bir duygu. Öyle bir duygu ve varoluş şekli ki çocukla kalpten bir bağ temeliyle yürüyor. Ve bu kalbi bağ ise sahip olunan etiketlerin hiçbir işe yaramadığı en özel alan.
Çocuklarımızın yaşamlarının en hızlı deneyimlerini yaşadığı ve yetişkinliğe ilk adımlarını atmaya başladığı ergenlik dönemi, işte bu kalbi bağın sağlamlığı ve güvenirliliği ile belki en zararsız atlatılabilir.
Bu yüzden sık sık açmaza düşen ya da hızla değişen duyguları ile sarsılan benim güzel ergenime şunu tekrar ediyorum sıklıkla;
“Kızım BEN SENİN ANNENİM. Belki seni arkadaşların kadar iyi anlamıyor olabilirim ama sana kızsam da, yaptığın her şeyi onaylamasam da, değişen duygularınla gösterdiğin davranışlardan memnun olmasam da şu an ne isen, ilerde ne olacaksan veya olmayacaksan, her koşulda elimden-yüreğimden geldiğince yanında olacağım ve seni hep seveceğim. Bu konuda bana güven. Kollarım ve Kalbim sana hep açık olacak. Unutma BEN SENİN ANNENİM.”
Kendine değer verme, olduğu haliyle kabul edilme, koşulsuz sevilme ve hoşgörü gibi son derece insani ve tatlı duyguları çocuklarımıza;
Verdiğimiz değeri hissettirerek, elinden gelen gayreti gösterdikten sonra oluşan her sonuca rağmen O’nu sevdiğimize ve bağrımıza basacağımıza güven duyması için gayret ederek, yaşamının alacağı yön için birlikte çabalayarak ancak gideceği yönü zorla değiştirmeye kalkmayarak, kendine ve anne-baba olarak bize yaptığı ve yapacağı hatalara hoşgörülü davranarak, duygusal bağlarla kuvvetlendirilmiş ve kalbi sevgi dolu bir gelecek nesil yaratmak için gayret etmeyi çok gerekli ve önemli buluyorum.
Gelin hep birlikte bunun için gayret edelim. Edelim ki sonra o da bir gün yetişkin olduğunda bizden alamadıklarını aramak veya anlamlandıramadığı huzursuzluklarını giderebilmek için başka yollara sapmak durumunda kalmasın…
LÜTFEN BUNU HEM KENDİMİZ HEM DÜNYA İÇİN YAPALIM !
Sevgilerimle…