Evlilik, hayatın içindeki teklik duygusunu bütüne ve tam olmaya hazırlayan duygusal, bedensel ve zihinsel bir yuva anlaşmadır.
Bu iki kişi aynı yuvayı ve sorumlulukları paylaşmaya başlamadan önce sadece duyguların, hayallerin ve isteklerin arzusu içindedirler.
Evlilik başlar ve bir anda iki kişi kendilerini iki büyük farklı aile yapılarının içinde bulurlar.
Eyvah hayallerindeki gibi, rüya gibi, pembe bir evlilik ve ilişki değil bu.
Hemen korkular başlar.
Acaba eşim bana eskisi kadar ilgi gösterecek mi?
Sadece benimle değil, herkesle çok ilgileniyor.
Sanırım ben yanılmışım, eşim ailesini, özellikle annesini benden daha çok seviyor.
Aileme, ebeveynlerime, akrabalarıma yeteri kadar saygı ve sevgi göstermiyor.
Benim fikrimden çok başkalarının fikrine değer veriyor.
Artık beni görmüyor bile, farklı saç rengimi yada yeni aldığım ceketin farkında bile değil.
Bir kafede benimle konuşurken artık gözlerimi bırak, etrafa yada telefonuna bakmaktan yüzüme bile bakmıyor.
Konuştuklarımı anlayarak dinlemek yerine, ya başını çeviriyor ya da savunacağı cevabı düşünüyor.
Senin annen benim ailem konularından kendimizi anlatacak, konuşacak zamanımız kalmıyor.
Başka evlilikler ile kendi evliliğimi, eşimi ve maddi değerlerimizi kıyaslamalar başlıyor.
Benim dediğim olmazsa haksız bulunursam beni saymaz ve ezer korkusu ile özür dilemeden direniyor.
Ve daha onlarca benzer sebepler ile ilk heyecan, ilk hayaller yıkılıp, unutulup yerini bir kıyas yarış ve mutsuzluk alıyor.
Her şey sizin elinizde evlilik için başta kurduğunuz hayallerinize göre bir yol izleyin.
Tabi ki bu yol, tek kişinin çabası ve emeği ile olmaz.
Çift olmak için çift çaba ve emekle devam etmeniz ve mutlu olmanız dileğiyle…