Tüy gibi hafif olacaksın kardeşim! Hem misafir olduğun ev için, hem misafirin için…
Maksat biraz muhabbet, gönül hoşluğu ise, misafir ağırlamak neden bu kadar zor geliyor bize?
Bugün yine çok kıymetli misafirlerim vardı mesela…
Perdelerimin yıkanma zamanı gelmişti. Birikmiş işlerim vardı.
Eksiklerim vardı evet. Bunları hiç dert etmedim. “Buyur gel kardeşim” dedim.
Belki yeni takip edenler farklı tabaklarımı garipserler ama daimi takipçilerim alışkındır bu sofralarıma.
Meşhur Cahide Sultan bu işte.
Fotoğraf çekimleri için aldığı farklı tabakları misafirleri için de kullanan, evinde yemek masası olmayan, 3 çeşitten fazla ikramlık hazırlamayan, çatal kaşıkları çizik…
Ahirete dair her şeyimiz tam değil ki, dünyanın eksiklerini de dert edelim.
Mükemmel görünmek için çabalarken, insanlığımızın kalitesini düşürüyoruz.
10 çeşit ikramlık hazırlanan 2 günün sonunda, tatlı bir sohbete mecalimiz kalmıyor.
Zoraki bir gülüş konduruyorsun yüzüne, sofran tam tekmil ama samimiyet eksik kalıyor.
Günlerce misafire ne yapsam diye kıvranıyorsan, uzun bir zaman yeni misafir almaya gücün kalmıyor.
Sen 8-10 çeşit yapınca, ister istemez karşındakinden de bekliyorsun bunu.
Ya da misafir eziliyor, aynısını yapmak zorunda hissediyor.
Nihayetinde en kolay olması gereken iş, büyük bir külfet olup çıkıyor.
Giderek yalnızlaştığımız, komşuları, dostları azalttığımız bir zamanda, iki saatlik tatlı bir muhabbeti, bin bir güçlükle, gereksiz detaylarla zehir etmeye değer mi?
Cahide Sultan