Aslında karşılıklı eşiyle konuşacak bir konuya vakti bile kalmıyor çünkü bazen laf anlatacak hali kalmıyor.
Ertesi sabah gene aynı, bir sonraki sabah gene aynı. Haftanın 5 günü bu şekilde geçtikten sonra bekliyor ki hafta sonu eşinden ayda 1 de olsa bir sürpriz kaçamak teklifi gelsin biraz nefes alsın o şehrin rutininden.
Genelde o teklif gelmiyor. Israrlarla belki bir sinema ya da karşılıklı bir yemek yeniyor.
Bir süre sonra belki oda zevk vermemeye başlıyor.
Sanmayın ki hep değişikliği erkekler arıyor,
Çoğu yük kadında olduğundan aslında en büyük değişikliği kadınlar arıyor.
Bu da arada sırada şehir dışı bir yerde nefes almak olabiliyor.
Pazar temizlik günü, çamaşır günü ev toplama derken gene Pazartesi oluyor. İşte bir kadının günlüğü. 10 kadından 7’sinin hayatı bu şekilde gidiyor. Bu yüzden sorumluluk erkekten bin kat daha fazla.
Erkekte çalışıyor ama eve gelince ayak uzatıp televizyonu açabiliyor. Kadın direk mutfağa gidiyor. Bu ara çalışmayan erkek sayısı kadınlara oranla daha yüksek.
Evinin sorumluluğunu almış bir sürü kadın görüyorum erkeğin işine geldiği için ses etmiyor oysa bu ileride onun zararına. Kadın çok yorulduğu an gider.
Evlilerinde bekarlarında ayrı ayrı sorumlulukları var. Bekarların sorumlulukları da bambaşka olabiliyor. Aile, iş vs…
Kadın olmak zor hem bu ülkede hem masallarda hem her şekilde zor. Hamilelik zor, anne olmak zor, halk araçlarında ayrı zor, iş yerinde başka zor, sokakta yürürken daha zor. Sanki bu dünyaya çile çekmeye gelmişler. Kadın olmak zor, genç kız gibi gözüküp, her an bakımlı olup, kadın gibi davranıp, erkek gibi düşünmek zorunda…
Zeynep Erkmen Açıkbaş
***