Sık sık yaptığım gibi, ödenmeyen senet tahsilatları için avukatımız Hayri bey’in yazıhanesine uğramıştım.
Büro, aynı kapıdan girilen iki odadan oluşuyordu. İki oda arasındaki kapı, sürekli açıktı. Birisi avukatın makamı, diğeri de katibinin çalıştığı evrak ve arşiv odasıydı.
Burada ortopedik sorunları sebebiyle yavaş işleyen, bazı huylarını da beğenmediğim bir delikanlı çalışıyordu.
Daha önceki günlerde avukat arkadaşıma telefon konuşmamızda sitemle; ”Neden bunun yerine daha kıvrak ve daha dürüst birisini çalıştırmıyorsun?” dediğimde;
”Kadirciğim, bu insanları ben çalıştırmazsam, sen çalıştırmazsan ne iş yapacaklar? Onların da aileleri var; ne yeyip ne içecekler?” cevabını alınca hem hak vermiş, hem de mahcup olmuştum.
Anladım ki, genç avukat arkadaşım hem çok yufka yürekli, hem de yaşlı bir insan kadar olgundu.
Ben orada iken tanıdığım bir karı – koca içeriye girdiler. Suratlarının asıklığı ve öfkeli halleri dikkatimden kaçmamıştı.
Avukata yöneldiler ve selam verip oturdular…
Ben, olayın mahremiyetini fark ederek katibin odasına geçtim, onunla senetlerle ilgili konuşmalara başladık. Ama bir yandan da ister istemez, avukat odasından bize ulaşan konuşmalara kulak misafiri oluyordum.
Erkek; ”Biz eşimle boşanmaya karar verdik. Sürekli münakaşalıyız!.. Aramızda geçimsizlik var… İkimiz de vekalet verelim, bizim boşanma davamızı hallediverin” demişti…
Kadın da onu tasdikler tarzda bir şeyler söylüyordu…
Avukata iş çıkmıştı. Hatırı sayılır bir dava ücreti alma şansı doğmuştu…
Ama bakın avukat arkadaşım ne yaptı:
Bir aile büyüğü tavır ve ses tonuyla;
”Aranızda, birinizin ya da her ikinizin yanlışları sonucu ortaya çıkan bir sorun olduğunu anlıyorum… Yanlışta ısrar ettiğiniz ve aranızda bir güvensizlik olduğu sürece münakaşalar bitmez, geçimsizlik dayanılmaz boyutlara ulaşır…
Ben, aileleri yıkmak değil, aralarını yapmak isterim. Bu güne kadar da, hiç bir yuvanın yıkılmasına yardımcı olmadım… Bu konuda size de yardımcı olamam.
Sizin de ayrılma fikrinizi kafanızdan atıp evinize dönmenizi isterim. Bu yuvanın ayakta durmasına ihtiyaç duyan çocuklarınız var. Onları da düşünmeniz gerekir!…
Herkes hatasını biliyor… Hatalı olan hatasını kabul edip, bunları tekrarlamamaya karar versin, ve yanlışlara son verilsin. Geçmişe bir sünger çekerek hayatınıza yeni bir enerjiyle devam edin…” demişti.
Katibe seslenerek ”Ramazan, bize çay söyle!.. (beni düşünerek) Hocama da söyle!” diye ekledi…
Katip çayları söyledi ve garson kısa bir süre sonra çaylarla içeriye girdi.
Çaylar içilirken, yumuşamış bir üslupla konuşmalar devam etti.
Öfke ve şikayetler bitmiş, aile davadan vazgeçmişti.
Çaylarını bitiren çift, minnettar bir şekilde teşekkür ederek, biraz da mahcup bir eda ile çıkıp gittiler…
Aradan yıllar geçti, onları zaman zaman çarşıda, pazarda gördükçe, bu olayı hatırlarım ve avukatın ne kadar isabetli davrandığını düşünürüm.
Avukatları, para için suçluyu suçsuz, haksızı haklı göstermeye çalışan kişiler olarak biliriz…
Ama yalnızca haklıyı desteklemek çabasında olan ve yanlışa yardımcı olmayan avukatlar da var.
Arkadaşım gibi, para kaybına bakmaksızın hayırlı işlere kendini vakfetmiş olan insanların da olması, dünyayı daha yaşanılır hale getiriyor..
Keşke böyle insanların sayısı daha da artsa!..
Kadir Demirel
11 Nisan 2018