Her ne kadar “seven insan kıskanır” diyerek kıskançlığı ilişkilerin olmazsa olmazı yapsakta aslında savaşmak için yeni cepheler açmış oluyoruz.
Kararında kalan kıskançlık ciddi bir sorun arz etmez ama, sürekli şüphe duymak, her an aldatılma ihtimalini düşünmek bir hastalık halidir.
Kıskançlık kelimesi her ne kadar genel bir ifade olarak kullanılsa da her durum kıskançlıkla açıklanamaz.
Sağlıksız kıskançlıkta, aşırı sahiplenme ve aşırı aidiyet duygusu vardır.
Aşktan da yoğundur, daha yıkıcıdır.
Bu tür kıskançlıkta sürekli izleme, sorgulama, kontrol etme, tuzaklar kurma ve kısıtlama söz konusudur.
Sağlıksız olan bu durum maalesef ki sağlıksız bireyler de kendini gösteriyor.
Özellikle duygusal açlık çeken bireyler partnerlerine adeta “bağlı değil,bağımlı” oluyorlar.
Bu denli bir bağımlılık sahibi olan kişiler; kaybetme duygusuna tahammül edemeyeceği için, sürekli partnerini kontrol etme ihtiyacı hissedecektir.
O yüzden bu yazım sadece ve sadece normalin bir tık üzerinde olan kıskançlık içindir. Sağlıksız kıskançlık için muhakkak bir uzman yardımı alınması gerekmektedir.
[adace-ad id=”303049″]
************
Sağlıklı Bireylerde Kıskançlık
Partnerinizi insani bir refleks olarak bazı ortam ve kişilerden kıskanıyorsanız, kıskançlıkta abartı gibi duran yönleri de tek başınıza törpülemede başarılı oluyorsanız; arkanıza yaslanıp bundan sonraki kısmı rahat rahat okuyabilirsiniz 🙂
Kıskançlıkta ki meşhur savunma sanatı olan ” hayatım, ben sana değil etraftakilere güvenmiyorum” sözünü hepimiz bir yerlerden tanıyoruz. Haksız da değiller hani 🙂
Bazı insanlar saplantılı ve de ahlak nedir bilmeyen türden olabildiği için etrafa güvenmeme sözünü de bu bağlam haklı bir gerekçe olarak kabul edebilirim.
Yine de her şeyden önce birbirimize güvenmeyi öğrenmek zorundayız.
Bu aşktan bile daha önemli. Eğer gerçekten arada güven yoksa ve sürekli hırsız-polis şeklinde bir ilişkinin parçasıysanız, gerçekten hayat sizin için çok zor.
“Ayrıca etraftakilerin “ne olduğu ya da ne olmadığıyla” ilgilenmekten bir adım öteye geçip, partnerinizin “nasıl olduğuna” bakmak daha önemlidir”.
Ben her şeyin kişide bittiğine inananlardanım. Bir insan davetkar olmadığı müddetçe, niyetini bozmadığı sürece kimse kimsenin kapısını genellikle çalmaz. Gözler dedektör gibi değilde, sadakatli bir kadın/erkek gibi bakmayı öğrenirse kimse sizin sularınıza kolay kolay yaklaşmaz. Duruş ve kararlılık karşı tarafa ciddi bir mesaj olarak gider. Bu tarzdaki insanların kapısı çalınsa bile bir müddet sonra karşı taraf, gösterilen bu kararlılık sayesinde bıkacaktır.
İşte bu yüzden benim şahsi kanaatim; ilişkiyi aşktan önce güven başlatmalı. Aşık olduğunuz insan güven duygusuna layık değilse zaten er ya da geç o ilişki biter. Bitmese de karşılıklı ciddi zararlar görülebilir.
Ne olursa olsun ilişkilerde açık olmak, sorunları konuşarak çözme yolunu seçmek bir çok sorunun çözülmesine yardımcı olacaktır.
Kübra Kartal