İnsanlar bazan hayatın tatlarını ellerinin tersiyle itebilirler. Daha iyi bir dünyayı hak ettikleri halde zaman zaman savaşmak zorunda kalmaktadırlar.
Sözlerini geçirmek için savaşmak zorunda duygusu taşımak kronik gerilim demektir. Her iki tarafında kaybettiği iletişimde kazan-kazan sistemini uygulamak mümkün müdür? Kaybedeni olmayan bir ilişkide ilk temel adım karşı tarafın psikolojik ihtiyaçlarını, beklentilerini anlamak ve tanımaktır.
Bir kimsenin herkesi kendisi gibi bilmesi kadar saflık yoktur. Her insan farklı kişilik örüntüsüne sahiptir. Meslek hayatımızda elli yıl aynı yastığa baş koyduktan sonra birbirilerinin yeni huylarını keşfettiklerini söyleyen pek çok çifte rastlarız.
Aşk Kalıcı Olabilir mi?
Kadın-erkek ilişkilerinde en kritik soru bu olsa gerektir. Evliliğin başlangıcında romantik duygular daha baskındır. İkinci dönemde kişilik ve güç çatışması yaşanmaya başlar. Taraflar akıllı veya şanslı iseler üçüncü dönem olan bağlılık aşamasına geçerler. Evlilikte aşkın yani romantik duyguların devam etmesi iyi ilişki kurmaya bağlıdır. Bunun için aşk iyi ilişkinin sebebi değil sonucudur.
Aşık olmak sihirli bir duyguyu yaşamaktır. Bu iki ayrı kişinin bir olması demektir. Bu duygu karşılıklı olarak beklentileri yükseltir. Erkek kadının kendisi gibi düşünüp davranmasını beklerken kadında erkekten aynı şeyi ister. Aşıklar yara almaya başlayan bu ilişkiyi düzeltmek için birbirlerine gereken zamanı ayırmazlar veya iletişim biçimlerini düzeltmezlerse beklentileri hayal kırıklığına dönüşür. Bunun sonucunda suçlayıcı, yargılayıcı, hoşgörüsüz, zorlayıcı ve bağışlaması olmayan çatışmalar yaşanır.
Her aşık kendine aşkı kalıcı kılan kritik soruları sormalıdır. “Neden aramızda çatışma oluyor, bu çatışmanın arka planında ne var” türünden sorular cevap bekleyen sorulardır. Mutlu olamayan çiftler karşı cinsin gizli kalmış farklarını anladığında sevgi ve iyi niyetinde yardımıyla sorunlarını kolaylıkla çözebilirler.
Etkin Dinleyicilik
Kadının psikolojik ihtiyacı çözüm değil dinlenilmektir. Erkeğinki ise güvenmek, taktir edilmektir. Seven ve iyi niyetli olan eşler karşı tarafın psikolojik ihtiyaçlarını giderirlerse sevgi çoğalır, güven artar, korku azalır ve ilişki iyi hale gelir.
Neticede genetik yapıyı göz önüne alarak kişinin psikolojik doğasına uygun davranan insan mutluluğu daha kolay yakalayacaktır.
Kadın Üzüldüğünde
Kadın bir şeye üzüldüğünde erkek onun duygularını göz önüne almadan önerilerde bulunmaya başlar. Erkek bir şeye üzüldüğünde de kadın istenmeyen tavsiye ve eleştirilerde bulunarak onun kendisini yetersiz hissetmesine sebep olur. Erkek aslında kendisine akıl verilmesini değil kabullenilmesini istemektedir.
Kadın üzüldüğünde sorunlardan söz ederek kendini rahatlatır. Erkek eşinin çok konuştuğunu söylemeye başladığında ise kadın ihmal edildiğini düşünmeye başlar.
Üzüntü anında erkeğin ve kadının beyni farklı çalışır. Erkek sessizleşir, kabuğuna çekilir, konuşmak yerine düşünmeyi tercih eder. Bir çözüm bulduğunda sessizliğini bozar. Kabuğa çekilme, gazete okuma, televizyon seyretme şeklinde olabilir. Bu arada kadın kendisinin dinlenilmediğini zanneder.
Oysa üzülen kadın rahatlamayı güvendiği birisini arayarak sorunlarını konuşmakta bulur. Kadınlar kendilerini heyecanlandıran duyguları paylaştıklarında güven hissederler.
Kadınlar Neden Daha Çok Konuşur?
İnsan beynini en çok çalıştıran eylem kelime üretmektir. Sözcüklerin linguistik özellikleri sol beyne, anlam bölümü sağ beyne, duygular ise beynin derinliklerine yazılıdır. Sözcük üretirken hepsi birden ortak çalışmalıdır. Kadınlarda ve dişi hayvanlarda bu özelliğin biyolojik eğilim olarak üstün olduğunu görüyoruz.
Konuşmanın psikolojik dinamiğinin başlıca özellikleri şunlardır:
1- Kadın üzüntülü olduğunda kendini iyi hissetmek için konuşma eğilimindedir. Erkek ise susmayı tercih eder.
2- Kadın yüksek sesle düşünür. Ne söylemek istediğini yüksek sesle araştırır.
3- İçtenlik ve paylaşımcılık hisleri kadını konuşmaya iter. Yakınlık ve yalnız olmama isteği konuşma ihtiyacını arttırır.
4- Kadın bilgi aktarımı için konuşur. Erkek için ise konuşmak sadece bilgi aktarma işidir.
Konuşmada Zamanlama
Karşı cinsle ilişkilerde herkesin sessiz bir zamanı olmalıdır. Kadın erkeği keyifsiz gördüğünde onu ısrarla konuşmaya zorlarsa beklemediği bir tepki ile karşılaşabilir. Erkek kabuğuna çekilip sorununu kendi kendine çözmeye çalışırken eşinin ona yardım etmek istemesini yetersizlik gibi düşünebilir. Kadın üzüntülü iken gereksiz konuştuğunda erkek onu terslerse sevilmediğini ve değersiz olduğunu varsayacaktır. Oysa erkek sadece eşini dinlediğinde onun gevşediğini görecektir.
Kadının üzüntülü iken eşine sessiz zaman tanıması, erkeğinde eşi üzüntülü iken onu anladığını hissettirmesi iletişimi sağlıklı hale getirmeye yeter.
Erkek suskun veya stresli, kadın çok konuşkan yada üzüntülüyken onda yanlış yapıyorsun hissini uyandırmak en büyük iletişim hatasıdır.
Erkek ve kadın birbirlerini ego doyumlarının tek aracı haline getirdiklerinde muhatapları ruhlarının bile kontrol edildiği hissini duyabilir. Halbuki kendini özgür hissedemeyen kişinin mutlu olması çok zordur.
Erkek Nasıl Konuşturulur?
Erkeğin temel psikolojik ihtiyaçlarından birtanesi bağımsızlık ve özerk olma ihtiyacıdır. Erkek bir kadına yakınlaştığında birden bağımsızlığının gittiğini düşünmeye başlar ve kendisini geri çeker. Bu geri çekilişte kadın onun üzerine giderse geri çekilme kovalamacaya döner. Kadının kendisine fırsat tanıması halinde belli bir süre sonra eşinin sevgi ve yakınlığına yeniden ihtiyaç duyacağından geri gelecektir.
Erkekler konuşmak için konuşmazlar, konuşmak için bir nedenleri olmalıdır. Zamanlama ve yaklaşım biçimi uygun ise konuşmaya başlarlar. Konuşması için bir erkeğin ilgi alanını bulmak gerekir. Erkek konuştuğunda suçlandığını veya baskı altında olmadığını hissederse yavaş yavaş açılmaya ve iletişim kurmaya başlar. Erkeği olduğu gibi kabul eden ve bunu hissettiren kadın eşinde olumsuz duygular uyandırmadığı için aranan eş olur.
Erkek geçici bir sessizlik ve yalnızlıktan sonra kadına döndüğünde kadın onu suçlar ve eleştirirse erkek gerçek duygularını bastırır ve iletişim bozulur. Cezalandırıldığını hisseden erkek geri dönmek istemez konuşmaktan, ilgi ve sevgi göstermekten kaçınır.
Akıllı kadın eşine özgür olma hakkı tanırken akıllı erkekte eşine üzülme hakkı vermelidir. Böylece erkekler ilişkide nefes alırlar. Sessizlik zamanlarında zihinleri geviş getirir. Kadınlarda duygusallıkları sebebiyle anlaşıldıklarını hissettikleri için kendilerini güvende bulurlar.
PROF. DR. NEVZAT TARHAN’ın ‘Kadın Psikolojisi’ kitabından alıntı yapılmıştır…