Kimilerini görürsünüz etrafınızda.
Her şeye her yere atlar.
Hep bir şeyler söyleme çabası içine girer.
Rahatsız olur ve gıcık olursunuz.
Artık bir sussa dersiniz.
Sanki her şeyi bir sen biliyorsun dersiniz.
“Amannn yine geldi” dediğiniz kişiler vardır.
Sanki her şey onun onayından geçer gibi davrandığını görüp yine öfke duyarsınız.
Hep kendisi konuşmak ister ve hep konu bir şekilde ona döner.
Kendinizden, bir sorununuzdan bahsederken bir bakarsınız onu dinliyor oluyorsunuz.
Bu daha yakınınız da bir kişi ise öfkelerine çok tanıklık etmişsinizdir.
Bu kişiler bebekliklerinden itibaren annesi-babası tarafından GÖRÜLMEMİŞ çocuklardır.
Yani olduğu gibi kabul edilmeyip, içi ailesi tarafından doldurulmaya çalışılmış, sen bilmezsin biz daha iyi biliriz denilmiş veya hissettirilmiş ve hiç gerçekten ihtiyaçları anlaşılmamış ve dinlenilmemiştir bu kişiler.
O yüzden bugün hep dinlenilme ve bende biliyorum diyerek içinde ki yetersizlik hissini kapatmak adına hep ön saflarda yer almaya başlar bu kişiler.
Bu kişiler dinlenilme ihtiyacını karşılamak için ön plana çıkmasına çıkar ama sonuçta yine kendini dinlenilmeyecek hale getirir.
Başkasının varlığına izin vermeyecek hale gelir bu kişi.
Yani ailesinin kendi varlığına izin vermemesi gibi o da sadece kendisi varmışcasına davranır.
İnsanlar ondan uzak durmaya, sohbeti kesmeye başlarlar.
Bu yeniden incinme yaratır ve kimse beni dinlemiyor inancını doğrular.
Ve o kişilere öfke duyar ve onları aşağılar.
Bu ihtiyacın hiç bitmeyeceğini bilmek gerekiyor.
Bu kişiler için en önemli beceri hiç kendinden bahsetmeden öteki ile empatik bir ilişki kurabildiği anlardır.
Kendisiyle empati kurmayan anne-babaya sahip olduğu için empati becerisinden yoksundur.
En iyileştirici şey kendisinin dinlenilmesi ve kendisiyle empati kurulmasıdır ama bunu sürekli yapabilecek bir enerji bulmak zordur.
Bu yüzden bir psikoterapist desteği en iyi yol olacaktır.
Uzm. Klinik Psikolog