Anneler babalar olarak mahallemizde kaç deli var biliriz de;
Eşimizin, çocuğumuzun başında esen “deli rüzgarları” bilmeyiz.
Bugün trafikte, terörde kaç insanımızın öldüğünü saat başı biliriz de;
Eşimizin, çocuğumuzun ölen duygularını bilmeyiz.
Suriye’de, Irak’ta, Avrupa’da Amerika’da çıkan olayları heyecan içinde izleriz de;
Eşimizin, çocuğumuzun ruh dünyalarındaki “ayaklanmaları” göremeyiz.
Kim kime kafa tutmuş…
Kim kime karşı ayaklanmış… Hepsinden haberimiz olur da;
Eşimizin, çocuğumuzun bize ne zaman kafa tutacaklarından…
Değerlerimize, kültürümüze karşı ne zaman ayaklanacaklarından zinhar haberimiz olmaz.
Ne de olsa erkeğiz ya…
Dünyanın gidişatını, ülkemizin durumunu, petrolün fiyatını az çok “çakarız” da;
Eşimizin, çocuğumuzun gidişatını asla bilemeyiz.
Siyasetin getirdiklerini götürdüklerini…
Borsanın inişlerini çıkışlarını…
Toplumun ahlaksızlaşıp ahlaksızlaşmadığını…
Düne göre fakirleşip fakirleşmediğimizi…
İyi ya da kötü tahmin ederiz de;
Eşimizin, çocuğumuzun saniye başı inip çıkan “psikolojik borsasını”, ruhsal dengesizliklerini asla tahmin edemeyiz.
Saat başı haber özetlerini,
Akşamları ana haber bültenlerini,
Açık oturumları ve kritik programlarını izlemezsek olmaz da;
Eşimizin, çocuğumuzun programlarından haberimiz olmasa da olur.
Bakar mısın sevgili babacığım:
Henüz dokuz yaşındaki erkek çocuğunuz neden öyle başını iki elinin arasına almış oturuyor…
On iki yaşındaki kızınız niçin burnundan nefes alıp veriyor…
Eşinizin yüzünden düşen bin parça…
İş dönüşü size kapıyı neden çocuklarınız sevinç gösterisi eşliğinde açmıyor acaba…
Az önce abdest aldınız…Hiç biri fark etmedi.
Camiye gittiniz geldiniz, kimse oralı bile olmadı.
Bilmiyorsanız biz yardımcı olalım:
Gazete başlıklarına ayırdığınız zaman kadar olsun,
Elin yabancısıyla ayak üstü sohbet ettiğiniz kadar olsun,
Doksan dakikalık maçı nefessiz kalırcasına izlediğiniz kadar olsun,
Haber spikerinin anlattıklarını dinlediğiniz kadar olsun…
Eşinize, çocuklarınıza zaman ayırmıyorsunuz da ondan.
Sofrada yediğiniz yemekten haz aldığınız kadar olsun, eşinizle, çocuklarınızla vakit geçirmekten keyif almıyorsunuz da ondan.
Karıncayı ezmekten korktuğunuz kadar olsun…
Eşinizin, çocuklarınızın ruhunu ezmekten korkmuyorsunuz da oldan…
Bir şey daha:
Yarın havanın açık mı kapalı mı olacağını bildiğiniz kadar;
Eşinizin, çocuklarınızın duygularının açık ya da kapalı olduğunu bilmezseniz…
Yarın kar mı yağacak, yağmur mu yağacak onu bildiğiniz kadar;
Eşinizin ve çocuklarınızın size yaşatacağı havayı bilmezseniz…
Şemsiyenizi yanınızda taşıdığınız kadar;
Çocuklarınızı yanınızda gezdirmezseniz…
Ajansları dinlemenize…
Haberleri izlemenize…
Hava tahminlerinde bulunmanıza hiç gerek yoktur.
Çünkü sizin başınızın havası her şart altında bile dumanlı olmak zorundadır.
Ama bu durumu sizden başka kimse göremez.
Zira bunun haberi ajanslara düşmez.
Ocağınıza düşer…
———————