Evlilik bir anlamda alttan alma, görmezden gelme, evliliğe zarar verecek şeyleri duymama sanatıdır. Üzerine biraz da fedakarlık serpiştirince tadından yenmez bir evlilik oluyor.
Peki ama nereye kadar ?
Hep bir kişi mi fedakarlık yapıp bu yuvayı ayakta tutacak ?
Öncelikle şunu diyeyim; Bir bina bile kolonsuz, desteksiz ayakta duramazken, tek kişinin yaptığı fedakarlıkla da aile yuvasının sarsılmaması imkansızdır.
Çoğumuz bu sözü söylemişizdir; biri fedakarlık ederken diğeri kâr elde ediyorsa orada fedakarlık yoktur ticaret vardır.
Maalesef ki eşlerden biri yükü sırtlamışşsa ve sorumluluğunun üstesinden de geliyorsa, diğer eş bunu kötüye kullanıp: “Nasıl olsa o halleder” deyip geriye çekiliyor.
Böyle olunca da eşlerden biri “evlilik hamalı” oluyor.
Zaman sonra da yorgun argın ve bitkin.
İşte tam da bu nokta da hatta bu noktaya gelmeden önce, gidişata dur demek gerekiyor.
Bence evliliklerde çoğu şey deneme yanılma yoluyla öğreniliyor. Siz fedakarlık yapmayı önce bir deneyin, baktınız ki yanıldınız bundan sonrası için tedbirli davranın.
Eşiniz kadir kıymet bilme noktasında ağırdan alıyorsa, sizin yaptığınız şeyleri “zaten yapmak zorundasın” imasıyla yaklaşıyorsa, en ufak bir teşekkür yoksa, size kendinizi iyi hissettirmiyorsa işte o zaman fedakarlık noktasında payınıza düşen kadarını yapın.
Eşiniz tarafından manevi olarak destek görmek yerine, eşinizin sizi tükettiğini düşünüyorsanız en azından siz kendinizi fedakarlık adı altında yıpratmayın.
Sağlığınız ve kendinizi iyi hissetmeniz her şeyden önemli..
Siz iyi olmazsanız çocuklarınız da iyi olamayacaktır..
Evlilik, birinin birine yük olmasıyla değil, o yükü hafifletmesiyle yol alabilir ancak.
O yüzden nerede fedakarlık etmesini bilmeniz kadar nerede durmanız gerektiğini de bilmelisiniz.
Kübra Kartal