38 yaşımda, 10 yıllık evli biriyim.
Evlilikte denge ve zamanlamanın önemli olduğuna inanıyorum.
Eşlerden biri düştüğünde diğerinin kaldırabilecek güçte olması, biri yetişemediğinde öbürünün bayrağı alıp yarışı tamamlaması gibi.
Olması gerekeni değil olduğu gibi yaşamasını birbirine öğretme ve yaşatma sanatı.
Çocuk!!
Hayatınıza çocuk girdiğinde durum daha da derinleşiyor bence, asıl zaman uyumu burada ön plana çıkıyor hatta. Sabır(!) kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken ana başlıklardan birisi.
Bir kadın olarak erkeklerle aynı frekansta olmadığımızı öğrenmiş durumdayım.
Ama onların frekansından iletişim kurabilmenin imkânsız olmadığını düşünüyorum. Konuşmadan tamamlanamıyorsunuz.
Adına ister sohbet deyin, ister iletişim, konuşarak mutlaka sonuca varılıyor.
Belki ben şanslı bir evliyim ama şanslı olmadığını düşünenlerin de önce beklentilerinden arınıp sonra iletişimlerini arttırmalarıyla kesinlikle bir sonuca varacağına inanıyorum.
Özetle ben evliliğin ne bir amaç ne de bir araç olduğunu düşünüyorum. Evliliğin kutsallığına, duygusuna, değerine içtenlikle inanan biriyim. Evlilik bir yaşam biçimidir bana göre.
Sevgiyi de, öfkeyi de, coşkuyu da ve daha birçok şeyi de en uç noktalarına kadar yaşama fırsatı…
Tadını çıkarmak sizin elinizde.
***
Olgun insan şimdi-burada yaşadığı için, her an yaşadıklarına anlam verdiğinin, olaylara kültürel şablon tepkileri vermek yerine bireysel seçimler yaptığının farkındadır.
Şükür, küfür ve umursamazlık seçenekleri arasından şükür duygusunu seçerek yaşar.
Konfor, keşif ve panik alanlarını tanır ve şimdi-burada hangi alanda olduğunun farkında olarak yaşamla dans eder.
Şimdi-burada yaşadığının bilincinde olan kişi, geçmişinin farkında olduğu gibi, hayatına heyecan ve şevk katan gelecekle ilgili hayallerinin de farkındadır.
Evet, evlilik sürekli şimdi-burada yaşanır ve öğrenmeye açıksanız size sürekli öğrene fırsatları sunar.
Evet, “Tadını çıkarmak sizin elinizde.”
Doğan Cüceloğlu
(Evlenmeden Önce / Sayfa 81 – 82)