Evlilik öncesi nasıl bir evlilik istediğini düşünmeyen yoktur.
Evinin nasıl olacağı, nerde olacağı, mobilyaları, yaşayacağı şehri, sosyal hayatı, tanımadığı eşiyle ilişkisi, romantizm dolu yemekler, karısıyla izlenen maçlar, özgürlük dolu ilişki, kıskanç olmayan eşler, evinin hanımı olan kadınlar, evinin erkeği erkekler, mükemmel anne-babalar, muhteşem proje çocuklar, özlenen arkadaşla tatiller, yolunda giden işler, dilleri bağlı kaynanalar, müdahil olmayan kayınpederler, yakın arkadaş gibi görümceler, sosyallikten ölünürken bol huzurlu bir hayat, tiyatrolar filmler akın akın gelsinler…
Ne güzel değil mi?
Sen hiç tanımadığın bir eşle bu planları yaparken, o tanımadığın eşinin de kendi planlarının olduğunu hesaba katmayı unutuyorsun.
Herkes kendi ihtiyacına göre yani bugün yokluğunu çektiği, özlemini duyduğu geleceği planlar.
Sahibi olduklarından öte, sahip olmadıklarının hayali ile yaşar.
Sahip olmadıklarının eksikliğine o kadar özlem duyarsın ki, sahip olmak için heyecanla beklediğin evliliğe ve eşe inanılmaz bir anlam yüklersin. Bu anlamla birlikte hayal kırıklığına uğraman kaçınılmazdır.
Bu hayal kırıklığını ortadan kaldırmak için eşine, olmasını istediğin eş olması için baskı yapmaya başlarsın.
Aynı şekilde eşinden aynı çaba içinde ise ya da sana karşı kendini koruma derdine düşmüşse çatışmalar kaçınılmaz olur.
Sahip olamadıklarını yaşamak için beklediğin evlilik sana bunu veremediği için geçmişe dönmeye başlar, geçmişte sana bu hayalleri kurdurtan yaşantılarının acısı bugün yeniden yaşanır hale gelir.
Ve bugün duyguların çok daha yoğunlaşır.
Ve bunun sorumlusu olarak eşini görmeye başlar ve eşine daha fazla öfke duymaya başlarsın.
Ve böyle sürer gider
İki dizayn edilmiş evlilik, hayal kırıklığı sonlanmaya mahkumdur.
Bilinmelidir ki evlilik eşlerin çıkınındaki her şeyi masaya koymalarıyla başlar.
Açık, net, dürüst ve samimice.
Gerçek ve güçlü ilişkinin ilk inşası böyle olur.
Kafanda ki ilişkiye ve eşe bakmak yerine, yaşadığın ilişkiye ve gerçek eşine bakarak sağlıklı ilişkiye adım atarsın.