Her isteği yerine getirilen ve davranışlarına sınır konmayan erkek çocuklarında kendini kızlardan üstün görme, kızlar üzerinde otorite kurma (erkek narsizmi), zor işlerden ve sorumluluktan kaçma gibi kişilik sorunları ortaya çıkmaktadır.
Erkek çocuklarına ayrıcalık tanıma, her isteğini yerine getirme, yapabileceği işlerde bile yardım ederek hazıra alıştırma annelerde daha fazladır.
Paşa oğlu zahmet çekmesin, rahat etsin diye elbisesini annesi giydirir, yemeğini annesi yedirir, yatağını ve odasını annesi toplar.
Oğlunu sevdiği için bunları yaptığını zanneden anneler, çocuğu kendisine bağımlı hale getirdiklerinin farkında değildir.
Anneye bağımlı hale gelen erkek çocuklarında “öğretilmiş çaresizlik” adını verdiğimiz bir zihin tembelliği ve sorumluluktan kaçma ortaya çıkmaktadır.
Hep almaya alıştırılan bu çocuklar vermeyi öğrenemezler. Altı yaşına kadar kazandırılamayan sorumluluk duygusunu sonradan kazandırmak çok zor, neredeyse imkânsızdır.
Bu çocuklar kendilerinde marka giyinme ve son model cep telefonu kullanma hakkı görür; ama çöp dökmeye veya bakkala ekmek almaya gitmeye üşenirler.
Günümüz annelerinde okula giden çocukların sanki tek sorumlulukları ders çalışmakmış gibi, başka iş yaptırmama anlayışı hâkimdir.
Çocuk ders çalışırken her türlü hizmeti eksik etmez; yemeğini, tostunu, çayını ayağına getirir; hatta çayının şekerini bile karıştırırlar. Yeter ki paşa oğlu okusun, büyük adam olsun.
Üniversiteyi bitirip bir iş sahibi olana kadar oğlunu yanından ayırmaz; askere göndermeye kıyamaz, bedelli askerlik yasasının çıkmasını beklerler.
Askerlikten sonra sıra oğlunu evlendirmeye gelmiştir.
Günlerde ve komşu gezmelerinde genç kızları süzer, sorup soruşturur.
El maharetleri, mutfak becerileri, misafire hizmetleri istediği gibi midir?
Paşa oğluna anacığı gibi hizmet edebilecek, ona sevdiği yemekleri pişirebilecek midir? Gelin adayına bu ölçülerle bakan bir anne, oğluna hayat arkadaşı ve can yoldaşı değil, hizmetçi aramaktadır.
Çünkü kadınlıktan anladığı budur.
Annesinin beğendiği kızla evlenen paşa oğlu, annesinden beklediği hizmeti eşinden de beklemektedir.
Eşi sabah erkenden kalkmalı, kahvaltısını hazır etmeli, başını okşayarak uyandırmalıdır.
Eşi çalışıyor olsa bile, bunları yapmak her evli kadının görevidir.
Akşam işten döndüklerinde eşi mutfakta o bilgisayarın başında veya televizyon karşısındadır.
Karısı yemeği yapmalı, sofrayı kurmalı, “Kocacığım yemek hazır, sofraya buyur” demelidir.
Yemekte eşi konuşurken o sağır dinleme yapar, eşinin sohbet etme ihtiyacı olduğunu anlayamaz.
Yemek biter, adamın aklına bir tabağı kaldırmak bile gelmez.
Çünkü bu alışık olmadığı bir şeydir.
Genç kadının hayal ettiği evlilik ve kendisini mutlu etmesini beklediği erkek bu değildir.
Kocasını değiştirme çabaları da bir işe yaramamaktadır.
Önünde iki ihtimal vardır.
Ya böyle bir evliliği kabullenecek ya da boşanarak baba evine dönecektir.
Boşanmaların artmasında erkek çocuklarına ayrıcalık tanıyan, elinde kaşık zorla yemek yediren, yapabileceği işlerde bile yardım ederek hazıra alıştıran, “paşa oğlum” diyerek el bebek gül bebek büyüten, onlara erkek olma, evini geçindirme, eşine yardım etme, eşini mutlu etmeye çalışma sorumluluğu kazandıramayan koruyucu annelerin payı az değildir.
“Ben erkeğim, ben babayım, parayı ben kazanıyorum, bu evin geçimini ben sağlıyorum” diyerek eşi ve çocukları üzerinde baskı kuran, evde terör estiren erkekler de var.
Babanın baskın, annenin silik olduğu bu ailelerde erkek çocukları ideal baba modelinden yoksun büyümekte, ileride evlendikleri zaman onlar da eşleri ve çocukları üzerinde baskı kurmakta ve erkek olarak bunda hakları olduğuna inanmaktadırlar.
Son günlerde medyanın haklı olarak üzerinde yoğunlaştığı “aile içinde kadına şiddet sorunu” bu hatalı baba modelinden ve aile geleneğinden kaynaklanmaktadır.
Çocukların cinsel kimlik gelişiminde baba modeli çok önemlidir.
Bize danışma için gelen gençlere, terapiye başlamadan önce, babalarını anlatmalarını isteriz.
Araştırmalar, sorun yaşayan, zararlı alışkanlıklar edinen, evliliği yürütemeyen, suç örgütlerine karışan gençlerin ekseriyetle babalarıyla problem yaşayan gençler olduğunu göstermektedir.
Pedagog Ali Çankırılı