Hani ailede mutluluk olsun diye uğraşıyoruz ya, toplum bu kadar bozukken; anlayış,ahlak, merhamet sıfırın altında eksilerde dolaşırken, o sokaklardan geçip eve gelene kadar sinir küpü olmamak, gerilmemek, üzülmemek mümkün mü? İşte bu yüzden 3 gün önce yaşadığım bir olayı ibret-i alem için paylaşacağım.
Her zamanki gibi eve gitmek için durakta bekleyen otobüse doğru yöneldim. Otobüs kalabalıktı ama anlam veremediğim bir şekilde siyaseti konuşup birbirlerini “şu’cu, bu’cu” olmakla suçluyorlardı. Oradan bir amcanın -canına yetmiş olmalı ki- “yahu bu kadarda nankörlük olunmaz” diyerek tepkisini ortaya koydu.
Ne zaman biz millet olarak bu hale geldik, nasıl ötekileşmişiz, heyhat! dedim içten içe..
Bir insanı ikna etmek ve bazı konuları ulu orta yerde konuşmak bu hayattaki en gereksiz iştir benim için. O yüzden gözüm saate takıldı, şoför geç kaldığı halde hala gelmemişti otobüse.
Arkadan bir kadın sesini yükseltip: “Herkesin fikri kendine, izin verirseniz sessizce yolculuk yapmak istiyorum” dedi. O an sanki herkes bu komutu bekliyormuş gibi birden sesler kesildi.
Nihayet gecikmeli de olsa otobüs hareket etti.
Şoför bey geç kalmışlığının acısını gazdan çıkarıyor olmalı ki sür’atli bir şekilde otobüsü sürmeye başladı. Bir duraktan yolcu almak için durdu.
Otobüse önce engelli genç bir kız bindi annesinin yardımıyla. Ardından annesi (55 yaşlarında) içeriye bir kaç adım atar atmaz şoför yine tam gaz hareket etti.
Hızın etkisiyle sarsılan genç kız panik halinde bağırmaya “anne, anne” demeye başladı. Kolundan tutmak istedik daha çok bağırmaya başladı bu kezde.
Annesi o esnada ne yapıyordu diyecek olursanız; otobüs kartını okutmaya çalışıyordu. Kızının o haline gören anne:
-‘Ya biraz yavaş sürsen ne olurdu, kızım engelli görmüyor musun?’ dedi bağırarak.
Şoför:
-Hanımefendi madem kızını çok seviyorsun gezdirme çarşı pazar evinde otur, parka git. Buldunuz bedava kartı, gez babam gez. Şimdi senin laflarını dinlemek zorunda değilim dedi daha yüksek bir sesle.
Teyze duyduğu bu laflardan sonra öylece kalakaldı.
“Kızım engelli diye dışarıya çıkma hakkı yok mu, sizi ilgilendirmez hem de” dedi ama yüzündeki ifade söylediklerinden çok daha fazlasını söylüyordu.
Engelli kızı, annesine dönüp: “Anne bize mi bağırıyorlar ?” dedi.
Annesi de “yok kızım bize değil” dedi…
Bu olay yaşandıktan hemen sonra inmem gereken durağa geldim.
Öyle yıkıldım öyle üzüldüm ki. Kalbi taşlaşmıs bu insanlara ne denebilir ki ?
Yaşlılar ücretsiz otobüse biniyor diye gözleriyle onları ezen şoförler, az önce siyasette birbirini yiyen ama şoföre tek bir laf etmeyen kadınlar ve erkekler… Toplumun fotoğrafı tam da bu !
Peki ya “sen ne yaptın ?” diye soracak olursanız;
İner inmez belediyeye şikayet.
Aradan bir gün geçti, belediyeden telefon geldi. Arayan Motorlu Taşıtlar Kooperatif müdürüymüş.
Teşekkür etti hassasiyetim için, görüntüleri izlediklerini ve çok üzüldüklerini söylediler. Hakkında yasal işlem başlatıp, durumu zabıta amirliğine bildirdiklerini ve durum sonuçlanana kadar benimle iletişim halinde olacaklarını söylediler.
İşte şimdi ben de size teşekkür ederim dedim..
“Benden başka şikayetçi olan var mı” dedim, ‘hayır’ dediler.
Sanırım biz yaşadığımız her şeyi kendimize ya layık görüyoruz ya da çok fena korkutulmuşuz…
Şunu da hatırlatmak isterim;
Engelli çocuğu olan anneler dua ederken: ‘Yavrum benden önce ölsün!’ diye dua ediyor..
Bakıma muhtaç çocuklarına, kendilerinden başka kimsenin yardım ve merhamet etmeyeceklerini öyle iyi biliyorlar ki !
Yorum sizin ..
Kübra Kartal
kubraca.91@gmail.com