Dün sabah bahçede kahvaltı yaparken şöyle bir konuşma yaptım.
“Yahu çocuklar, sizinle olmak, burada olmanız, şu masada oturuyor oluşunuz büyük keyif benim için.
Aylin’den başlayarak hepiniz zamanla çeşitli hazlar yaşayacaksınız.
Mezun olma hazzı, kariyer sahibi olma, aşık olmanın, yuva kurmanın, bir iş başarmanın, yeni bir şey keşfetmenin hazzı.
Bunlar tamam ama benim bildiğim, duyduğum en yoğun haz, sizinle olmak, bunu sizin de yaşamanızı isterim.
İnşallah hepiniz anne baba olursunuz.
İnşallah ben de kendi annelik hazzımı daha uzun yıllar yaşarım.
Mesela isterim ki size on beş yıl sonra da bahçede kahvaltı hazırlayayım.
Bir pazar sabahı kapı zili çalsın ve önce Mete gelsin mesela…”
Ben burda bıraktım.
Şimdi onun hayalini dinleme zamanı.
“Şarkıcı olmuşum, spor arabayla gelmişim” dedi.
Daha uzun da girmeyeyim şimdi kızlar konusuna falan.
Tuna dedi ki “Sonra polis arabası sesi duyuluyor.”
“Ahahhaha, dedik Vecihi gibi geliyor.”
“Yok be” dedi.
“Nöbetten geliyorum.”
Ekledim”Üniformalarınlasın, şapkanı çıkartıp başıma takıyorsun.”
Sonra Name geliyor, veterinerlik okuyor, üniversitede o daha.
Sonra Aylin, kucağında bebeği, yanında eşi, çok çalışmışlar haftaiçi.
Ooooo cıstak cıstak Ayliiin evlendin miiii, sesleri.
Güldük, güldük, güldük.
On beş yıl sonra aynı ekibi hayalimizde yine bir araya topladık.
“Büyüyünce ne olacaksın?” diye sorduğumuzda tek kelime cevap alırız ya hani, sohbet edince bütün bir sabahı sarıyor kelimeler.
Ay işte öyle, konuşabiliyoruz, anlaşabiliyoruz ya, şükürler olsun.
Bağlayamadım konuyu, bu da böyle oluversin.
Şermin Yaşar