Geçenlerde bir sınıfta “sözlük” temalı bir parça işliyorduk. Çocuklara, “Sözlük okur musunuz?” diye sordum. Öğretmenimiz son günlerde iyi görünmüyordu zaten, der gibi yüzüme baktılar.
“Ben okurum” dedim.
“Geceleyin bazen, uyku tutmayınca sözlük, hele kelimelerin soyağacını anlatan etimoloji sözlüklerini okumayı çok severim. Sonra bir sözlük açıp, bir sayfada kelimenin anlamıyla beraber, 12 değişik bilgiyi öğrenebileceklerini gösterdim. Sözlüklerin yanıltmayacağını, onları yenmenin mümkün olmadığını belirttim ve bilmediğiniz kelime için sözlüğe bir kez bakın, bildiğiniz kelimeler için iki kez.” deyince yüzüme, bir kez daha anlamlı anlamlı baktılar.
Her kelime bana sevimli gelir; ama dört kelime var ki onları çok severim. Kim olduğumu, sınırlarımı, kapasitemi hatırlatırlar bana. Onlar benim için can simididir.
Bu kelimelerden birincisi “bilmiyorum” dur. Bana en gerçekçi ve risksiz kelime gelir bu. Dünyanın en ucuz hayat sigortası “bilmiyorum” sözcüğüdür. “bilmiyorum” hariç, ağzınızdan çıkan hiçbir şeyi düzeltemezsiniz.
Sizi, kendi sözlerinizin esiri olmaktan kurtarır. Bu kelime sayesinde potlardan, gaflardan, çam devirmelerden kurtulursunuz. Bize, insan olduğunu hatırlatır. Yersiz gurur, kendini beğenmişlik, herkese tepeden bakma gibi bütün hastalıklarımızın çaresidir.
Descartes ne güzel demiş değil mi?
“Bir şey biliyorum o da hiçbir şey bilmediğimdir.”
Çok çalışmamız ve bulunduğumuz yerin yetersiz olduğunu görürüz bu kelime sayesinde. Bir şey biliyoruz o da bilmemiz gereken çok şey olduğudur.
Söz gümüşse sükût altındır sözü, “bilmiyorum”la aynı kapıya çıkmaz mı?
Halife Harun Reşit’in danışmanlarından, devrin bilgini Ebu Yusuf’a 20 soru sormuşlar, 19 soruya “bilmiyorum” diye cevap vermiş. “ Madem bilmiyorsun, halife sana niye maaş ödüyor?” dediklerinde,
Descartes gibi cevap vermiş: “Halife bana bildiklerim için maaş ödüyor, bilmediklerim için de ödese hazinesi yetmez.”
Sevdiğim ikinci kelime “şimdilik”tir. Ümit doludur. Karamsarlıktan, dar görüşten, kötümserlikten kurtulmanın ilacıdır. Dertlerinize, içinden çıkamadığınız durumlara, anlam veremediğiniz olaylara bir de bu kelimenin penceresinden bakın.
Şimdilik yoksulsunuz, şimdilik gerilerdesiniz, şimdilik yok…
Düştüğünüz yerden sizi kaldıracak, elinizden tutup hayata bağlayacaktır bu kelime. Hayatın devam ettiğini, insan ömrünün bir sonu olduğunu, kızdığımız, üzüldüğümüz hatta sevindiğimiz şeylerin kalıcı olmadığını hatırlarız “şimdilik”le.
Üçüncü kelime “sadece” dir. Hayatın anti virüs programı “sadece” sözcüğüdür. Her şeyi çerçeveler, önyargıların, yanlış yorumların, kötümser bakış açılarının; düşüncelerimizi, duygularımız zehirlemesini önler. Kararlarımızın prematüre doğmamasını sağlar.
Son kelime ise “rağmen” dir. Mücadele ruhunu temsil eder. Rasyonel olmanızı, daha baştan tüm olumsuzlukları görmenizi ve bunu bilerek yola çıkmanızı sağlar.
Davranışlarınızın açıklamasını “için” le yapıyorsanız; siz ortada bir sebep olmadan harekete geçmiyorsunuz demektir. Davranışlarınızı “çünkü” ile açıklıyorsanız çıkarınızı gözetiyorsunuz demektir. Ama “rağmen”, sizin davranışlarınızı açıklıyorsa, siz; sebepler ve çıkarlar üstü davranıyor daha önemlisi yaptığınız işlere gönülden bağlanıyorsunuz demektir. “için” ve “çünkü” ler durumlardan etkilenir; ama “rağmen” kötülük gördüğünde azalmaz, iyilik gördüğünde çoğalmaz. Sevgilerin, öfkelerin, üzüntülerin hâsılı tüm duyguların en gerçeği “rağmen”le anlatılanlardır. İlgisiz ama rağmen türü bir sevgiyle sevilmeyi çok isterdim.
Kısıtlı zamanınıza rağmen, vaktinizi sadece bu yazıyı okumaya ayırdınız. Şimdilik, size teşekkür etmekten başka yapacak bir şey bilmiyorum.
Çağlayan Babacan
Eğitici ve bilgilendirici diğer yazılarımızı kaçırmamak için sayfamızı beğenmeyi unutmayın…
Ailede Mutluluk ve Çocuk Eğitimi