Gün geçtikçe televizyon evlerimizin vazgeçilmez bireyi oluveriyor.
Her ne kadar bilgiye daha kolay ulaşabilme ve öğrenebilme imkanımız olsa da izleyeceğimiz programlara dahi müdahale edemiyor olmamız bizlerin nasılda köleleştirildiğini gösteriyor.
İnterneti olanlar için fazlaca alternatif olsa da televizyon izleyicileri için ” dayatılan programlar” arasından birini seçmek gerekiyor.
Dizilerin almış olduğu reytingler toplum olarak fotoğrafımızı çekiyor aslında.
Şuan hemen hemen her evde ve özellikle de bayanların haftalık olarak takip ettiği bir aşk dizisi mevcut.
Bu denli aşk dizilerinin fazlaca izlenmesinin sebebi bana kalırsa tatmin edilmemiş duygulardan kaynaklanıyor.
Dizilerdeki kusursuz aşk serüveni, eşinden güzel bir kelime duymaya hasret çeken çoğu kadın için baş döndürücü geliyor.
Empati kurarak aslında o sahnelerden payına bir şeyler düşürmeye çalışıyor.
Bu tam bir çaresizlik aslında!
Kadınların sevgiye,ilgiye ve değer görmeye ihtiyacı erkeklere göre daha fazla olduğu için ,bu duyguları tatmin olmadığında kadınlarda alternatif bir yol aramaya başlıyor.
İşte benim gözümde bu alternatif yollardan biri de yoğun aşk içerikli diziler.
Öyle ki bir hemhal olunuyor ki dizideki karakterlerle, duygusallık artınca izleyicinin kalp ritmi artıyor 🙂
O yüzden bugün instagramda bile mutlu poz veren çiflerin takipçileri daha fazla.
Aşka olan açlık aslında bu sektöre yön veriyor.
Artık yaşayarak mutlu olmaktan geçilmiş, görerek mutlu olmaya doğru yol alınmaya başlanmış.
Şuan ciddi bir kitle tarafından takip edilen “Sen Anlat Karadeniz” dizisi de tam olarak böyle değil mi ?
Yardıma muhtaç ve göreceli bir güzelliğe sahip bir kadın, o kadına yardım etmek için her şeyi göze almış adeta merhametli bir eş gibi onu koruyup kollayan gözünden bile sakınan, içten içe de aşık olmuş hali vakti de iyi sayılabilecek bir adam.
Bir kadın zaten başka ne ister ki ?
Dizi sektörünün de işi bu değil mi ?
En idealini gözümüzü sokmak !
Algılarımızı yönetip, kendi iyilerini bizim iyilerimiz haline getirmek !
Ama her ne kadar duygusal olsak da bizler akıllı kadınlarız.
Dizilerdeki hiçbir karakterin bir hayat mücadelesi yok çünkü herkes ya şirket sahibi ya da hangi işe elini atsa köşeyi dönüyor.
Ya da her erkek ve kadın en doğal ve estetiksiz haliyle o kadar yakışıklı ve güzel olamaz, o yüzden kimseyi eşinizle kıyaslamayın!
En iyisi mi gerçeklerle yüzleşmekten çekinmeyin, çekinmeyin ki, her sele kapılmayın.
Hayal aleminde yaşayanın uyanması da acı olur o yüzden, sizin hayatınız burada, dizilerdeki hayatlarda orada olsun.
Eğer diyorsanız ki ben sapla sapanı ayırt edemiyorum; öyleyse fişi çekin ve kurtulun.