“Yarın sabah tertemiz ve düzenli bir mutfakla güne başlamak istiyorum.
Bu yüzden gece geç saatlere kadar çalışmam gerek.
Bütün odalar düzenli, temiz olmalı.
Hatta kapıdan bakınca insta hanımlarının evleri gibi parıltılı görünmeli.
Lavabolar her an ışıl ışıl olup, yerler bal dök kıvamında olmalı.
Dolap içlerini asla dağınık sevmem!
Çekmecelerimde kepçe, kevgir tek hizada durmalı.
Yağmur yağsa bile leke tutmamalı beni camlarım.
Kışın bile parlamalı balkonlarım.
İşte ben öylesine mükemmel bir hanımım!”,
Demeyi isterdim lâkin ıııh bu anlattıklarım uymuyor bana maalesef.
Günlerdir tahta spatulam, tel çırpacağım kayıp.
Bizim minik nereye sakladı bulamıyorum.
Spatulayı aradığım çekmeceden tesbih çıkıyor.
Oyuncak sepetinin içinde de yumurta fırçamı buluyorum.
Şu küçük çocuklu olup ellerinde tepsi, tam takım kombinleriyle ışıl ışıl bir mutfakta poz veren hanımlara imreniyor, dönüp kendi evinize bakıyor iç mi geçiriyorsunuz?
Çok aklı başında dediğim kişilerin bile bu sanal görüntülere inanıp üzüldüğünü gördüm.
Yapmayın Allah aşkına!
İçinde yaşanan, küçük çocukların olduğu, en az iki öğün yemek hazırlanan bir evde her şey dört dörtlük olur mu?
Küçük çocuklu bir evde lekesiz halı, el izi olmayan bir ayna olur mu?
Olsun diye uğraşırsanız, canınıza yazık olur.
Kıymetini bilelim bu güzel günlerin.
Bir gün onlar yuvadan uçup gidince, ne çekmeceler dağılır, ne yerler kırıntı olur,
Ama o gün, eksilmeyen bir özlem kalbimize gelip oturur…
Cahide Sultan