Mesleğimin ilk yılında bilinçsizce, meslektaşlarım yapıyor diye benim de düştüğüm, sadece bir kaç ay uygulayıp sonrasında “Aman Allah’ım” deyip bir daha asla yapmamak üzere bıraktığım, şu an bir çok okulda uygulanan bir yöntem!
Çocukların kitap okuma alışkanlığını kazanması için uygulanan bir etkinlik.
Ama %80’e varan oranlarda çocukları kitaptan soğutan bir etkinlik.
Hatta abartıp 80 sayfalık kitaplardan (ki bu çocuklar ilkokul çocukları) haftalık iki tanesini belirleyip (160 syf) sınav yapanlar bile varmış…
Belki düşünüyorsunuzdur; ‘ama çocuk bu sayede kitap okuyor…’
Evet çocuk kitap okuyor ama asıl manasına vararak değil ve bu alışkanlığı kazanmış olarak da değil.
Sadece ama sadece bir ZORUNLULUK, GEÇİCİ BİR ZORUNLULUK olarak görüyorlar.
Yani çocuklar kitap okumanın verdiği zevkten, mutluluktan, kafa dinlemecesinden mahrum.
Neden mi?
Söyleyeyim; kitabı sırf sınav için kasılarak okuyorlar, okurken yaşadıkları sınav stresi sevdirmeye değil bıktırmaya teşvik ediyor, bir çoğu ailesinin veya öğretmeninin dilinden kurtulmak için okuyor, sanki bir ders sınavına hazırlanıyor gibi ezber mantığı ile okuyor, kitabı hayatın bir yongası olarak değil NOT için gerekli olan geçici bir vazife görüyorlar.
Verilen yığınla ödevler arasında , dinlendirici bir etken olarak görmesi gerekirken, sırtına kat be kat yük ve stres oluşturan, bazen yük olduğu için ağlatan, evde krize sebep olan etkinlik olarak görüyorlar.
Sonra ne oluyor biliyor musunuz?
Karne alındığı andan itibaren bir sonraki eğitim dönemine kadar eline kitap almayan, almak istemeyen çocuklar ortaya çıkıyor.
Kitap, sınavlar ile sevdirilmez ki…
Kitaplar eğlenceli, onlara cazip gelecek etkinlikler ile sevdirilir.
Kitaplar içlerindeki bilgi dünyasının lezzetini tattırarak sevdirilir en önemlisi kitaplar, evlerinde kütüphaneler dolusu kitapları olan, okuyan ebeveynlerin çocuklarına örnek olması ile sevdirilir.
Kitap sınavlarının çocuklarımızın kitaplara karşı olan sevgilerini öldüren bir yöntem olduğunu unutmayalım ne olur.
Ünzile Kocataş