Bir bayan yakınım anlatmıştı:
Beş yıldızlı bir tatil köyüne gitmiş.
Havuz kenarına şezlongunu çekmiş, kitabını, kahvesini almış tam keyif çatacakken, poposunda beziyle havuzun kenarında pati pati dolaşan, küçücük bir çocuk görmüş.
Bu ecnebi çocuğun annesi babası da havuzun kenarında imiş, kendi kitaplarına dalmışlar, arada bir de çocuklarına bakıyorlarmış.
Arkadaşım, ‘Bir anda tüm keyfim kaçtı, çocuğa bakmaktan kendimi alamıyordum’, dedi.
Çocuk havuzun ıslak kenarlarında dolaşıyor, etrafından yetişkinler geçiyor, onların arasında yalpalayarak dolaşıyormuş.
“Çok rahatsız oldum, çocuk düştü düşecek bir durumdaydı, ama annesi babası onu sadece izliyor bir şey yapmıyorlardı. Gözümü çocuktan alamadım, endişe ile ne zaman düşeceğini gözlemeye başladım…”.
Hatta bu yabancı anne babanın çocuklarına yeteri kadar önemi vermediklerini, “iyi anne baba olmadıklarını” düşünüyormuş.
Bir an bu annemizin kendi çocuğu olsa idi ne yapacağını tahmin etmeye çalışalım.
Muhtemelen, anne çocuğunu böyle bir havuzun kenarında “başıboş” bırakmayacaktı.
Peşinden koşacak, çocuğu takip edecek ve çocuğun izinden ayrılmayacaktı.
Bu durumda aslında anne de tatilini gerçekten yapmış olmayacaktı.
[quads id=1]
Bir seminerde bunu anlatırken, katılımcılardan biri “Hocam” dedi “En iyisi havuzun oraya puseti de indirmek, pusete bağladın mı çocuk kımıldayamaz, rahat edersin” demişti.
Derken, o çocuk gerçekten de düşmüş.
Benim arkadaşım yerinden fırladığı gibi, çocuğu kaldırıp, kucağına alıp, dizlerini temizleyip, anne ile babaya çocuğu götürüp vermiş.
“Şöyle biraz ters ters baktım ki annelik nasıl yapılır anlasınlar” diye sözlerini bitirdi.
Yere düşen bir çocuk normal koşullarda nasıl davranır?
Bir çocuk yere düşünce, kendi çabası ile kalkmaya çalışır.
Biraz uğraşır, ama sonunda kalkar ve kaldığı yerden yürüyüşüne devam eder.
Bu çocuklar şunu öğrenirler; ben bir hedefe doğru ilerlerken, bazen engeller, aksaklıklar, takılmalar olur, olabilir.
Ama ben kendi başıma bunların üstesinden gelebilirim.
Ben zor durumlarla, sorunlarla mücadele edebilecek güce sahibim.
Bu sorunları çözebilirim.
Düşsem de kalkabilirim ve yoluma devam edebilirim.
Bunlar hayatta olabilecek şeyler ve normal.
Böyle bir çocuk hedeflerini bilen, o uğurda mücadele eden, sorunlarını çözmek için çabalayan, girişimlerde bulunan, hedefinden vazgeçmeyen, yılmayan, mücadele eden biri olacaktır.
Biz çocuklarımızı düştükleri yerden kaldırıp onu “güvenli” bir yere alırken iki şeyi yapıyoruz;
1-Onun o an için koyduğu hedefinden vazgeçmesini sağlıyoruz, dolayısı ile çocuğa hedef koymamasını öğretiyoruz,
2-Onun kendi başına ayağa kalkmasına müsaade etmediğimizden mücadele etme ve kendi problemlerini çözme yeteneklerinin gelişmesine izin vermemiş oluruz.
[quads id=1]
O nedenle, anne babalardan ve öğretmenlerden ricam şu;
Çocukların sorunlarını siz çözmeyin.
Bırakın kendileri çözsünler.
Nurdoğan Arkış