Çocuklarınıza;
Evinizde ya da dış mekanda kurulu sofranızdaki çeşitli yiyecek ve içecek çeşitlerine, onların sahip oldukları giysilerine, imkanlarına atıflar yaparak onlara şöyle seslenmeniz oldukça hatalı ebeveyn tavrı sayılır:
– Bakın çocuklar, bu kadar yiyeceği içeceği bir arada göremeyen o kadar çok aile var ki… halinize şükredin.
– Üzerinizdeki giysilerin kullanılmışını bile bulamayan o kadar çok çocuk var ki, ne kadar şükretseniz az sayılır.
– Harçlığına hiç burun kıvırma. Onu bulamayan binlerce çocuk var, kıymetini bil… vs.
Çünkü bu yöntem;
– Çocuğu minnet altında ezmek gibidir.
– Kendinizi, gücünüzü, maddi imkanlarınızı çocuğun gözüne sokmaktır.
– Çocuklara karşı kendinizle övünmektir.
– Gücünüz karşısında onu küçük düşürmektir… vs.
Çocuk şükretmeye, sahip olduklarına rıza göstermeye bu şekilde alıştırılamaz.
Daha çok size karşı ilerisi için içsel tepki biriktirmesine neden olabilir bu tavrınız.
Peki, halisane niyetinize ve gayet masumane, içtenlikli amacınıza nasıl ve hangi yöntemlerle ulaşabilirsiniz?
Kısaca ve sadece bir kısmına temas etmek gerekirse, şunlar yapılabilir:
1. Gücünüz yetse dahi, israf derecesinde ve fizyolojik doyuma ulaşmanızın ötesine geçen yiyeceklerle, içeceklerle dolu bir sofra kültürünüz olmamalıdır.
2. Sofranızdakilerden bazı gıdaları, “çocuğunuz aracılığıyla” komşularınız ile paylaşabilirsiniz.
3. Sofralarınıza bazen ihtiyaç sahiplerini, hatta muhtaç olmasa dahi komşularınızı, çocukları konuk edebilirsiniz.
4. Özellikle, çocuğunuzun arkadaşlarını sofranızda sık sık ağırlamaktan çekinmemelisiniz… gibi.
Böyle davranarak çocuğunuza farkında olmadan bir çok özellik kazandırırsınız.
Sonra;
Varlığa, nimete şükür ondan başkalarını istifade ettirerek olur.
Yoksa, israf derecesindeki sofranın karşısında sözle şükrün pek fazla esprisi olmaz.
Yani nimete şükretmek;
Kendi aranızda sofranın “hakkını” vererek nimetlere rıza göstermenin ötesinde bir şeydir.
Genellikle de “kaal” ile değil “hal” iledir.