Çocuğunuza;
– Kızıp ona ileri geri söylendiğinizde,
– Onu ısrarla uyardığınızda,
– Karşınıza alıp ona hiddetlendiğinizde,
– Ceza verdiğinizde,
– Yeter artık. Bıktım bu yaptıklarından. Sen hiç akıllanmayacak mısın? Nedir bize bu çektirdiklerin?
– Bir rahat yüzü görmeyecek miyim ben bu evde,
diyerek ondan şikayetçi olduğunuzda çocuğunuz:
– Sürekli susuyorsa,
– Ağzını açıp size karşılık vermiyorsa,
– Başını önüne eğip duruyorsa,
– İçin için yanıyorsa,
– Size kızdığını, sizden rahatsız olduğunu size açıkça söyleyemiyorsa, onca baskınıza tepkisiz kalıyorsa… böyle bir çocuktan endişelenmelisiniz.
– Ona uygun annelik babalık yapmadığınızı düşünmelisiniz.
Bu tür çocuk tavırları bir pişmanlık belirtisi değil; çaresizlik, güçsüzlük, ezilmişlik anlamına gelir.
İlerisi için bir çeşit “öfke” depolamasıdır.
Aynı tavırları haksız olan bir çocuk değil de, haksız olan herhangi bir yetişkin bir başka yetişkin karşısında sergiliyorsa, ondan “umutlanmalısınız”.
Bunlar o kişi adına bir “pişmanlık” ifadesi, bir nevi “olgunluk” işareti sayılır.
Ne yazık ki bir çok ebeveyn;
Kendi heybetleri, güçleri karşısında sus pus olan, adeta dilini yutan, karşılarında diz çöken çocuklarının, hatalarını anladıkları için, suçlarını itiraf ettikleri için, söyleyecek söz bulamadıkları için tepkisiz kaldıklarını zanneder.
Bu yüzden de çocuklarını ezdikçe ezerek onlara karşı pişman olduklarını düşünür.
Böylece, ileride kocaman olmuş çocukları ile aralarında çatışma zemini oluşturduklarının farkına varamıyorlar.
Bakınız, böyle bir çocuk ergenliğe erişince;
Ona eliniz kalkamaz olur.
Ona karşı diliniz tutukluk yapar.
Ona sesiniz ulaşamaz olur.
İşte o zaman çocuğunuza değil de, kendinize bir uzman aramaya başlayabilirsiniz.
Dr. Yaşar Kuru