Değerli ebeveynlerim kimi yavrularımızda derslere karşı aşk, şevk içten gelen bir durum olsa da kimilerinde hal böyle olmuyor.
Bu yavrularımız için öncelikle yapmamız gereken , çocuğumuzun neden bu durumda olduğunun sebebini bulmaktır.
Ebeveynler bu durumu ifade ederken çoğu zaman “Hocam çocukta zeka var ama içinde yok içinde” derler.
Şunu unutmamalıyız ki davranışlar sebepler dairesinde ortaya çıkar.
Bulacağımız sebep; Ebeveynlerin yanlış tutum ve davranışları mı? Öğretmen faktörü mü?Arkadaş faktörü mü?
Derslerden geri kalmışlık ve yapamam duygusu mu?
Kardeş kıskançlığı mı? Olumsuz yaşanmışlıklar mı? Sağlık problemleri mi?
Peki çocuğumuzdaki bu isteksizliğin sebebini nasıl fark edebiliriz?
Bunun için öncelikle çocuğumuzla sağlıklı bir iletişimimizin olması şart.
Çünkü her konuda kendisini size rahatlıkla ifade edebilmesi oldukça önemli.
Bunun yanında sınıf öğretmeni ve okul rehber öğretmeni ile sık sık yapacağınız değerlendirmeler ve istişareler inşallah sizi sebebe götürecektir.
Hadi o zaman önce sebebi keşfedelim.
Çocuğumuzun okula karşı isteksiz olmasında bulduğumuz sebep ebeveynlerin yanlış tutum ve davranışları yani kendimiz isek ne yapmalıyız?
[quads id=1]
Ebeveynlerin çocuklarına sözel veya fiziki şiddet uygulaması, çocuklarının mükemmel olmaları yönündeki aşırı baskıları, “dünyanın en büyük jürisi elalem”in çocukları ile çocuklarını kıyaslamaları, anne baba arasındaki çocuğa yönelik farklı uygulamalar, çocukların özenle takip edilmemesi, okul ile toplantıdan toplantıya veya dönemden döneme ancak iletişim kurmaları gibi etkenlerden dolayı sebep oluyorsak biran önce kendimizi değerlendirip çeki düzen vermeli, sabır seviyemizi yükseltmeli, kendimize olumlu telkinler vermeli, eş ile ortak hareket edilmeli ve okul rehber öğretmeninden veya uzman kişilerden yardım alınıp kararlılıkla uygulanmalıdır.
Diğer bir sebep yavrumuzun kendisini yetersiz hissetmesi yani geri kalmışlık duygusudur.
Bu duruma sebep de derslerindeki ciddi boşluk ve sürekli tadılan başarısız sonuçlardır.
Çocuğumuzda “Ben zaten yapamıyorum ki, anlamıyorum ki, okuyamıyorum yazamıyorum ki bu yüzden neden kendimi okula vereyim” düşüncesi hakimdir.
Bu durum fark edildiği anda imkanlarımız doğrultusunda gerek biz gerek başka bir yetkin kişi tarafından akademik anlamda çocuğumuzun eksiklikleri mümkün olduğunca sevdirilerek, sıkmadan, bıktırmadan, yapabileceğinden fazla yüklenmeden kapatılmalı.
Her yakalanılan fırsatta ,gösterdiği her olumlu gelişmede, davranışında, sözünde “maddi ödül” ile değil sözel olarak cesaretlendirici, onurlandırıcı, başarabileceğinin farkına vardıracak ifade ve davranışlarla pekiştirilmelidir.
En ufak olumlu bir gelişmede bile “Başarabildiğini” gören yavrucak artık daha istekli hale gelecek ve bu duyguyu hep tatmak isteyecektir.
Diğer bir sebep ;öğretmenin aşırı derecede fazla veya aşırı derecede zorlayıcı olan ödevleri, öğrenciye yönelik sözel şiddet (rencide etme-aşağılama gibi) veya fiziki şiddet uygulaması, öğrencilere yönelik mükemmeliyetçi olma baskısı veya öğretmenin sınıf etkinliklerinde takipçi olmaması (verilen ödevleri hiç kontrol etmeme gibi durumlarda öğrenci “nasıl olsa öğretmenim kontrol etmiyor yapmasam da olur” düşüncesine kapılır) gibi etkenler yavrumuzda soğumaya, ilgisiz olmaya sebep olur.
Bu durumda aileler öncelikle sınıf öğretmeni ile uygun ortam ve ifadelerle görüşmelidirler. Yavrumuzun eğitim hayatı söz konusu olduğu için öğretmenden çekinme, korkma veya “yardımcı olmaz” – “çocuğuma kötü davranır” düşüncesi ile bir girişimde bulunmama, ailelerin yapacağı en büyük hata olur.
Biliyorum ki her meslektaşım kendisine usulünce iletilen durumu değerlendirip elinden geleni yapacaktır.
Sınıf öğretmeni ile yapacağınız istişareler sonucunda alınan kararlar uygulanırsa çocuğumuz adına olumlu sonuçlar elde edilecektir.
[quads id=1]
Unutmamalıyız ki hangi mesele olursa olsun istişare etmenin bereketi vardır.
Eğer ki öğretmen tarafından sonuç alınmaz ise okul rehber öğretmeni ile irtibata geçilip çözüm aranmaya gayret edilmelidir.
Ve oldukça önemli bir sebep ise; yaşıtlarından oldukça önde giden yani okula başlamadan önce okuma yazma öğrenen, her ders ve etkinlikte belirgin farklılıkla hakimiyeti olan öğrencilerde ,derslere karşı isteksizlik olabilir.
Şöyle ki bu yavrucaklara sınıftaki etkinlikler çok basit, ev ödevleri çocuk oyuncağı onların tabiriyle “Bebek işi” gelir ve yapmak istemezler.
Ders sırasında da “ben biliyorum” pozisyonunda olduğu için öğretmeni dinlemek yerine sağa sola kaçar.
Aslında bu öğrenciler “yahu bana benim seviyemden bir tık üst şeylerle gelin”diye haykırmaktadır.
Onlar için ise zihinsel etkinler, setler, mekanizmalar temin edilmeli, yetenekleri doğrultusunda çeşitli aktivitelere yönlendirilmelidir.
Ve onlarla inatlaşma, ceza verme gibi öfkeye sebep olacak durumlara girilmemelidir.
Sınıf Öğretmeni