“Oğlum Mert, 4.5 yaşında ve çok inatçı. Ne yapsam karşı çıkıyor. Nasıl davranmalıyım?”
“Mert ne zamandır böyle davranıyor?”
“Bilmiyorum yani şu zaman diye net bir şey söyleyemem ama son dönemlerde çok arttı.”
“Anlıyorum. Mert’in bebekliğini anlatır mısınız? Nasıl bir bebekti?”
“Huzursuz bir bebekti. Sürekli ağlardı.”
“Sizce ne için ağlardı oğlunuz?”
“Bilmiyorum ki, kaç kez doktora da götürdük. Ağlaması için bir sebep bulamadık.”
“Siz ne yapardınız ağladığında?”
“Bu konuda çok kitap okudum. Hamile kaldığımda çocuk sağlığı ve eğitimi gibi konularda epeyce araştırma yaptım. Bu bilgilerime göre davranmaya çalıştım ama maalesef başarılı olamadım.”
“Edindiğiniz bilgilerden örnek verebilir misiniz?”
“Mesela çocuk her ağladığında beslenmemesi gerektiği, sonra kendi yatağında kendi kendine uyuması gerektiği gibi şeyler.”
“Her ağladığında beslenmesi konusu bebekliğinde uyguladığınız bir bilgi sanırım.”
“Evet. Bir beslenme düzeni oluşturmak için yapılması gerektiğini okumuştum.”
“Örneğin Mert dört aylıkken ağladığında ne yapıyordunuz?”
“Önce altını kontrol ediyordum. Sonra onu dört saatte bir beslediğim için eğer zamanı dolmadıysa aç olmadığı için ilgisini çekecek oyuncaklarla yatağına koyardım.”
“Kucağınızda tutmuyordunuz sanırım.”
“Hayır çünkü alışsın istemiyordum. Zaten babası kucağından hiç indirmiyordu. Onun yüzünden kucağa alıştı. Kucağımda olduğunda ağlamıyor ama yatağına koyduğum anda ağlamaya başlıyordu. O yüzden yatağına bırakıyordum. Biraz daha ağlar ama sonra kendi kendine uykuya dalardı.”
“Kendi kendine ağlayarak uykuya dalması bir eğitim mi sizce?”
“Evet. Başka nasıl alışacak ki?”
“Gece uyku sorunları var mıydı?”
“Olmaz mı…Bir gece de on kez uyandığı oluyordu.”
“Ne yapıyordunuz bu durumlarda?”
“Çok fazla ağladığında yanına gidiyordum ama önce bir süre beklerdim.”
“Her ağladığında yanına gitmemenizin sebebi neydi?”
“Alışmasın diye. Dedim ya zaten hemen alışıyordu her şeye. Her ağladığında gitsem bu kez ona da alışacak ve hiç uyumayacaktı.”
“Edindiğiniz bilgilerle çocuğunuzu büyütürken alışmasını istemediğiniz şeyler konusunda çok kararlı davrandığınızı anlıyorum. Doğru mu anlıyorum?”
“Evet. Bu konuda çok bilinçli ve kararlı bir anne olmaya çalıştım. Şu an yemek veya uyku sorunları yok ama çok inatçı bir çocuk oldu.”
“Örnek verir misiniz?”
“Ne yapma dersem yapıyor. Oyuncaklarını kırıyor, odasını toplamak gibi davranışları reddediyor. Bazen arkadaşları ile de inatlaşıp kavga ediyor.”
“Bu ilginç. İnat etmeyi kararlı davranmak gibi düşündüm bir an ve şöyle bir benzetmeye dönüştürdüm. Mert sizin istediklerinizi yapmamakta kararlı davranıyor. Ne dersiniz bu konuda?”
“Aslında aynen öyle. Uyardığım ve özellikle rica ettiğim halde ne dersem tersini yapıyor ve benim kızmamı ya da üzülmemi de umursamıyor.”
“Mert’in sizin duygularınıza ve tepkilerinize duyarsız davrandığını söylüyorsunuz. Doğru mu anlıyorum?”
“Evet evet. Beni hiç umursamıyor. Kızsam da, bağırsam da, ağlasam da yapacağını yapıyor.”
“Sizce böyle davranmayı nasıl öğrenmiş olabilir?”
“Bilmiyorum ama kitaplarda bu yaş aralığında inatlaşma olabileceğini yazıyor.”
“O halde kitaplara göre çocuğunuzun yaptıkları yaşının gereği doğal şeyler. Benimle bu konuda konuşmak istemenizin sebebi nedir?”
“Kitaplar öyle diyor ama ben kötü hissediyorum. Sürekli çatışma yaşıyoruz oğlumla ve bir şeylerin ters gittiğini biliyorum. Sizin farklı bir bakış açısına sahip olduğunuzu biliyorum bu yüzden sizinle görüşmek istedim.”
“Peki o halde izin verin kendi bakış açım ve bilgilerimle anlattıklarınızı değerlendirelim. Öncelikle 0-2 yaş aralığı bebeklik döneminde çocuklar anneleri ile derin duygusal bağa ve güvenli ilişkiye ihtiyaç duyarlar. Yaratılış itibariyle böyle doğarlar. Henüz küçücük bir bebekken eğiterek büyütmek amacıyla uyguladığınız ağladığında yalnız bırakmak veya gece uyandığında yanına gitmemek gibi davranışlar, maalesef bebeğinizin size duyması gereken güvene ve duygusal bağa zarar verici nitelikte davranışlar.”
“Ne yapsaydım? Her ağladığında kucağıma alıp, her istediğinde emzirse miydim?”
“Evet bu harika olurdu. Çünkü o zaman bebeğiniz onun ihtiyaçlarına ve duygularına duyarlı bir anne tarafından büyütülmenin çok derin güvenini ve huzurunu yaşayacaktı.”
“Ama o zaman ne onun hayatına ne de benim hayatıma bir düzen veremezdim ki…”
“Bebek sahibi olduğumuzda önceliğimizin, hayata düzen vermekten öte bebeğin bizimle yani annesi ile kuracağı güvenli duygusal bağlanma ile bebeklik dönemini tatlı tatlı yaşamasını sağlamak olmalı diye düşünüyorum. Kokumuzu duyarak, nefesimizin ritmiyle sakinleşerek, kucağımızda beslediğimizde yaşayacağı rahatlamanın keyfini sürmesini sağlayarak, kollarımızda huzur içinde uykuya dalmanın tarifsiz güvenini hissetmesini çok önemseyerek bebek büyütmek bence tüm kitabi bilgilerden çok daha anlamlı ve değerli bir çabadır.”
“Yani şimdi oğlum bebekliği yüzünden mi böyle?”
“Bakın bebekliği boyunca duygularına değer verilmemiş, ihtiyaçları onun içsel saatine göre değil de onunla uyumlu olmayan bir tabloya göre giderilmiş ve maalesef bu sebeplerle de annesi ile güvenli duygusal bağ kuramamış çocuklar ilerleyen yaşlarda bunun etkilerini değişik belirtilerle yaşıyorlar.”
“Peki çok mu geç? Şimdi kuramaz mıyız o bağı?”
“Elbette kurarsınız. Anne ve evladı için bu hiçbir zaman geç değildir.”