Ceren Damar’ı öldüren adamı tanıyorum…
Birkaç yıl önce bizim ellerimizdeydi.
İlkokula başladığında, öğretmeni okuma yazmayı sökemese bile sınıf atlatmak zorunda kaldı.
Sonrasında her türlü olumsuz hareketine karşı onu hoş gördü, hatalarını görmezden geldi.
Çünkü ailesi zengindi, bir lafı ile ilkokul öğretmenini işinden edebilirlerdi.
Her ne istediyse sahip oldu.
Zorbalıkları hep görmezden gelindi.
Çünkü psikolojisi bozulmasındı.
Ortaokulda hiçbir ödevini yapmadı çünkü ev ödevleri yasaktı. Ödev veren öğretmen suçluydu.
Tek bir kitap okumadı.
Doğru düzgün yazmayı bile bilmiyordu.
Arkadaşlarını döver, bu davranışı hiç cezalandırılmazdı.
Bu yüzden kaba kuvvetle ön plana çıktı.
Öğretmenleri çok zorluk çekti, çok mücadele etti ancak sistem arkasındaydı. Mecburen mezun oldu.
Lisede geç saatlere kadar TV’de mafya dizileri izledi.
Haberlerde ülkeyi yönetenlerin birbirlerine hakaretlerini, kanalların yalanlarını izledi.
Ülkenin bir kısmının hain ve terörist olduğunu öğrendi.
Okumanın, bilginin, zerafetin gereksizliğini kavradı.
Çünkü bunlar hem güçsüzlük hem hainlik belirtisiydi.
Lise sona gelmesine rağmen istediği her şeyi elde etti.
Üniversiteyi bile parayla satın aldı.
Bunun için hiç emek sarfetmesi gerekmediği öğrendi dolayısıyla emeğin değerini öğrenemedi.
Ailesinden sevgi niyetine para gördü. Arkadaşlarından saygı niyetine korku gördü. Bunları değer bildi. Bunlarla kendini iyi hissetti.
Sonra bir gün bir silah eksikliğini hissetti.
Silah almayı denedi. Ne kadar kolay olduğunu görünce kendi bile şaşırdı. O silahla günlerce okula girip çıktı.
Kadınlarla hiç düzgün bir ilişkisi olmadı. Çünkü sevgi diye bildiği şeyler aslında yalandı. İçindeki ilkel insan uyanmıştı.
Kendinden başkasını sevmesi mümkün değildi.
Dünya kendi etrafında dönüyordu.
Bu yüzden kopya çekti.
Bu yüzden silahla hocasının yanına daldı.
Bu yüzden öldürdü.
Savunmasında zerrece pişmanlık belirtisi olmaması bu yüzden.
Cezaevine götürülürken gururla bakması bu yüzden.
O bu toplumun güçlü erkeğiydi.
Kendini ispat etmişti işte.
Ceren Damar’ı öldüren genci tanıyorum.
Birkaç yıl önce bizim ellerimizdeydi.
Hala bizim ellerimizde.
Onlarcası,
Yüzlercesi,
Binlercesi.
Barış Özer