Benim Mükemmel Çocuğum
Geçen yıl uygulama stajı yaptığım bir sınıfta önemli bir durumla karşılaştım. Bu anımı anlatarak yazıma başlamak istiyorum. İkinci sınıfların birinde sağlıklı yaşam ile ilgili sunum yapıyorum. Bir öğrenciyi tahtaya kaldırdım ve sınıfa “kim arkadaşına tahta kalemi verebilir” diye sordum.
Diğer öğrenciler parmak kaldırarak beklerken ön sırada, tek başına oturan sevimli bir kız öğrenci kalktı ve izin istemeden tahtadaki öğrencimin eline kalemi tutuşturdu. Ben öğrencimden arkadaşına teşekkür etmesini rica ederken, kız öğrencim teşekkürü beklemeden “ben zaten hep arkadaşlarıma yardım ederim” dedi.
Burada kız öğrencimizin kendini diğer öğrencilerden farklı ya da üstün gördüğü iki nokta gözlemledim. İlk olarak izin almada, arkadaşları parmak kaldırırken o bu davranışı göstermeden tahtaya geldi. Tahtadaki öğrencimin teşekkür etmesini önemsemedi. Şimdi bu tatlı öğrencimden yola çıkarak ebeveyn tutumları üzerinde durmak istiyorum.
İlgi ile Gereksinimi Birbirine mi Karıştırıyoruz?
Tarafından Her insanın doğuştan getirdiği bir mizacı vardır. Bireylerin mizacının doğal sonucu olan davranışlar aileler tarafından desteklenirse artık bu davranışlar kişiliğin bir parçası haline gelir.
Ebeveynler olarak çocuklarımızı özellikle kritik dönemlerinde (gelişimlerinde hususi özen göstereceğimiz yaşlarda) dikkatli gözlemlemeliyiz. Davranışlarının olumlu yanlarını vurgulamalı, yanlış kısımlarını fark etmesini sağlamalıyız.
Veli görüşmelerinde şahit olduğum ve çok üzüldüğüm bir durum var: “Ben çocuğumla çok ilgileniyorum; yemeğini yediriyorum, kıyafetlerini temizleyip hazırlıyorum, istediklerini de alıyorum ama o çalışmıyor daha ne yapayım?”.
Tabi maddi gereksinimlerinin karşılanması da çok önemli. Çocuğun ihtiyaçları ihmal edilmemeli ama bunların yanında bir gün okuldan geldiğinde oğlum/kızım günün nasıl geçti? Neler yaptınız demek belki çok çok daha kıymetlidir. Çocuğumuz dersini yaparken yanında kitap okumak kendisine birliktelik duygusu getirecektir.
Çocuklarımızla Ne Kadar İlgileniyoruz?
- Çocuklarımızı dikkate almalıyız. Anlattıklarını dinlemeliyiz. Birey oldukları hissini onlara tattırmalıyız. Bunları yaparken müdahaleci hale gelmemeye özen göstermeliyiz. Arkadaşları ile ilişkilerinde “ben yarın okula gelip konuşurum onunla” yerine bence arkadaşınla bu durumu konuşup neler hissettiğini anlatmalısın” diyebiliriz.
- Ebeveynler çocukların ilk rol modelleridir. Çocuklar için ebeveynlerinin tebessümü ödül gibidir. Sürekli ebeveynlerinden onay almak isterler.
- Aile içerisinde kendilerini biricik özel hissettiren ebeveyn tutumları çocukların sosyal hayatlarında ve okullarında da biricik olma, tek olma isteğini ortaya çıkarır. Hayatlarındaki her insandan aynı özeni beklerler. Göremediklerinde de uzaklaşır ve bu durumun sevgisizlikle ilgili olduğunu düşünürler.
- Ebeveynler olarak çocuklarımıza her bireyin biricik olduğu, düşüncelerine saygı gösterilmesi gerektiği duygusu verilmelidir.
- Tüm bunları yaparken aşırı izin verici, otoriter, baskıcı, kontrolcü ya da tutarsız ebeveyn olmaktan kaçınılmalıdır. İdeal demokratik ebeveyn tutumları ile kurallar nettir. Sınırlar belirlenmiştir.
- Ceza ve ödüller yerindedir. Cezalara örnek olarak sevdiği bir etkinlikten o günlük mahrum bırakma olabilir. Cezalar kesinlikle fizyolojik olmamalıdır ya da seni bir daha sevmeyeceğim, annen/baban olmayacağım şeklinde konuşmalar çocuğu yalan söylemeye teşvik edebilir.
- Çocukların her daim koşulsuz sevildiği ebeveynler tarafından vurgulanmalıdır.
- Evet her çocuk ebeveynlerinin gözünde en mükemmel, en prens ya da en prensestir. Ta ki başka ebeveynlerin çocukları ile aynı ortamda bulunana kadar. Toplu olarak yaşam becerileri kazandırılırken başka insanların haklarına saygı en temele konulmalıdır.,
Yazar: Psikolojik Danışman Hilal Besire AYDURMUŞ