Birbirinizin hoşlanmadığınız yönlerinin farkına varıp bunlar üzerinde konuşabilmek önemli.
Bunu yapmak yerine, ilerde ben onu değiştiririm düşüncesiyle sessiz kalmak ve sonra eşini değişime zorlamak sağlıksızdır; iyi sonuç vermez.
‘Ben onu değiştiririm’ beklentisini yaşamış birinin mektubunu okuyalım;
“Ben eşimle üniversitede tanıştım ve mezuniyetimiz sonrasında evlendik.
Türkiye’nin önemli bir sorunu olan ve alttan alta hâlâ çalışan mezhep ayrılığı nedeniyle ailelerimizin onaylamadığı ya da mesafeli durduğu bir evlilik kararıydı bu.
Eşimin anne ve babası hayatta olmadığından daha yoğun direnç benim ailemden geldi.
Ege – İç Anadolu kültürel farklılığını iki yetişkin olarak geçirdiğimiz evlilik sürecimizde pek hissetmedik.
Kızım doğduktan sonra fark ettiğimiz çocuk yetiştirme konu- sundaki farklılıklarımızı da zaman içerisinde bir yola koyduk.
Ben evliliğimin başındaki bu çatışmalara odaklandığımdan kendi beklentim bu yönde miydi çok hatırlayamıyorum, ama tüm evli arkadaşlarımda ve kendimde fark ettiğim kadınsı bir hatadan bahsetmek istiyorum.
Kadınlar evliliğe adım atarken eşlerini olduğu gibi görmek, fark etmek, varlığını hissetmek yerine, “Ben istemediğim yönlerini nasılsa yolda değiştiririm,” diyerek başlıyor.
Ve bu tutum nedeniyle evlilikteki çatışmalar da daha ilk başta ilişkiye dahil oluyor.
Karşılıklı anlama çabasından önce değişime zorlanınca, en azından benim yakın çevremdeki ilişkilerde, erkekler savunmaya geçerek varsa değişim ihtimallerini de ortadan kaldırıyor.
Benim en sık gözlediğim sorun budur.
Kendi ilişkimden vardığım sonuç ise kişi her zaman değişebilir; ancak bunun kaynağı kişinin kendisinden gelmelidir.
Biz 20 yıllık evliliğimizde değişim süreçleri yaşadık. Tecrübe ettiğim kadarıyla kişinin kendisi değişmeden etrafının değişmesi mümkün değil.
Yetişme koşullarını, anne baba modellerini anlamadan eşinizi çözmeniz mümkün değil.
Bir insanı keşfetmenin heyecanını duymadığınızda, anlamanın yerine beklentiler, yorumlar ve yargılar devreye giriyor.
Bu da yoğun hislere, görüşün azalmasına, gönülde mesafelere neden oluyor.
Ben erkek ve kadın dünyalarının farklılığını da, birey olmaktan gelen farklılıkları da çok sonra öğrendim.
Daha öncesinde insanların sanki basit önermelermiş gibi neden sonuç ilişkileri içerisinde hareket ettiklerini varsaymışım.
Evliliğimin başında bu donanıma sahip olsaydım yaşadığım çatışmaların büyük kısmı yaşanmamış olurdu.”
Doğan Cüceloğlu
(Evlenmeden Önce sayfa 91, 92, 93)
———-