Onunla ilk karşılaşmamızda duyduğum heyecan ve mutluluk bir yana ilk düşündüğüm artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıydı.
Bizim için yeni bir hayat başlıyordu. Hayatımızda artık yeni biri vardı.Defne Beren adında küçük bir melek. Gelişini aylardır heyecanla bekliyorduk. Aramıza katıldığı gün hem çok acılı hem de çok sevinçli bir gündü.
Bekleyiş bitmişti. Onu kucağıma aldığım ilk an duyduğum mutlulukla birlikte aynı zamanda bir endişe de sarmıştı içimi. Şimdi bu küçük sevimli bebişe nasıl bakacaktım ben nasıl büyütecektim.
Akıldaki Sorular
Ya bakamazsam, beceremezsem ya bir zarar verirsem endişesi için için kemiriyordu içimi. Sonra bir an düşündüm binlerce yıldır milyon hatta milyarlarca kadın bunu başarmış ve de başarmaya devam ediyor. Ben neden başarmayayım ki.
Bir de tabii binlerce yıldır devam eden deneyim aktarımı var. Ne olursa olsun endişeler hiç bitmiyor. Ona bir şey olur endişesi ve korkusu hep devam ediyor. Küçücük bir canlı her şeyiyle bana muhtaç.
Yazık hiçbir derdini söyleyemiyor. Ağladıkça anlamaya çalışıyorum neye ağladığını bazen anlayamıyorum birlikte ağlıyoruz. Ama sevgisi bambaşka hiçbir sevgi gibi değil.
Öyle güzel ki tüm uykusuz gecelere, tüm zorluklarına rağmen onun bir bakışı bir gülüşü her şeye bedel bir de bu zor günlerin biteceğini bilmek elbette ayrı bir güç veriyor insana bitecek her çocuk gibi o da büyüyecek.
Büyüdükçe başka dertleri olacak ve bir daha bu zamanlarına asla dönemeyeceğiz. O yüzden her anı çok kıymetli benim için. Ona baktıkça iyi ki doğurmuşum diyorum. Çünkü hayatta bu duyguyu yaşatacak başka bir şey yok.
Ebru Birsen