12-18 ay arasında bir bebeğim olsaydı sürekli gidip çekmeceleri dökmesine kızmazdım.
Bunu bir keşif oyununa dönüştürür, sürekli döktüğü çekmecelerin içine farklı özelliklerde oyuncaklar saklardım.
Evde eline incelemek için aldığı her nesnenin özelliklerini ona anlatırdım.
Zaten kırılma, kesme riski olanları kaldırmış olurdum.
Bırak onu elinden demez, şeklinden, renginden, isminden, hediyeyse kimden olduğundan bahsederdim.
Bu dönemde fırlatmayı öğreneceğinden eline aldığı her şeyi fırlatmak isteyeceğini bilirdim.
Ona bol bol fırlatabileceği oyun imkanları sunardım.
Kapıya bant yapıştırır topları fırlatmasını sağlar, balonları şişirip havaya atması, yastıkları tavana doğru fırlatması için imkan sunardım.
Parklarda taşları toplayıp, topladığımız taşları suya fırlatma oyunu oynardım.
Önce taşları inceler, hangisi büyük, hangisi küçük, ne renk diye konuşurdum.
Sonra suya düşüşünü izler, suya girerken sesini dinlerdik.
Büyük taş nasıl ses çıkarıyor, küçük taş nasıl ses çıkarıyor dikkatini çekerdim.
18 ayda sayfa çevirmeyi öğrenmeye başlayacağından ona bol bol kitaplar sunardım.
Kitapları okur, kitap hakkında sorular sorar, kitaptaki resimleri parmağımla gösterir onun da göstermesini sağlardım.
Kitapların kalın sayfalı olmasına dikkat ederdim. Bu aylarda yırtmayı da keşfedeceğinden kolay yırtılmayan kitaplar verirdim.
Yırtması için ise önce peçetelerle oyuna başlardım. Peçeteleri yırtıp, havalara “kar yağıooor” diye fırlatırdım.
Sonra farklı özellikte, büyüklükte ve renkte kağıtlar verirdim. Bol bol yeni keşfettiği yırtma becerisini pekiştirmesini sağlardım.
Müzik açar, onunla dans ederdim. Henüz yeni yeni yürümeyi öğrendiğinden dans ederken minik minik attığı adımlara ayak uydururdum.
Yeni yürümeye başladığından ona bol bol yürüyebileceği ve bu beceride ustalaşabileceği alanlar sunardım.
Çimlerin üstünde yürüyüşe çıkarır, yere düştüğü zaman ben de onunla düşüp yuvarlanırdım.
Sesim güzel olmasa da boool bol şarkı söylerdim.
Bebeğimi en rahatlatan sesin kendi sesim olduğu bilinci ve mutluluğuyla yeni şarkılar bile üretirdim.
Ürettiğim şarkılarda bebeğimin ismini mutlaka geçirirdim.
Yaşı kaç olursa olsun boool bol kucaklayıp, sevdiğimi söylerdim.
Doç. Dr. Saniye BENCİK KANGAL