Babalık, annelik gibi doğuştan hissedilemiyor.
Babalık çocukla vakit geçirdikçe bir erkeğin içerisinde uyanıyor sanki..
Yani anne 9 ay emanetini karnında taşırken, bebeğini ve hareketlerini hissederken annelik içgüdüleri uyanıyor.
Ama babada bu şans olmadığı için çocuk doğduğu andan itibaren ve hatta biraz da hareketlenmeye tepki göstermeye başladığı andan itibaren babalık duygularını uyandırmaya başlıyor.
Çocuğun agulaması, gülücükler atması, tutunmaya çalışması, kovalanmak istemesi, kucakta taşınmak istenmesi, tebessümü, mis gibi kokusu ile başlangıçta babalık hislerini uyandıran en önemli etmenler.
Elbette hisler uyanırken bir de bilgiye ihtiyaç oluyor.
Yoksa sadece hisler bazı yerlerde kişinin hata yapmasına neden olabiliyor.
Bilgiyi yani ‘Çocuk kimdir, neyi ne zaman yaparsa normaldir ne zaman yaparsa tehlikelidir, hangi davranış neyden kaynaklanıyor olabilir, yaşı gereği mi yoksa başka bir pedagojik problemden dolayı mı bu davranışlar yapılıyor’ öğrenmek çok önemlidir..
İyi niyetli hislerle örneğin dini bir şeyler öğretmeye çalışırken acaba dinden nefret etmesine neden olur muyum?
Erken okula başlasın erken hayata atılsın derken tam tersi okuldan erkenden soğumasına neden olur muyum?’
Daha uzatabiliriz.
Bu tür teknik bilgileri de çocuk eğitimi kitaplarından, seminerlerinden, konuşmalarından edinebiliyoruz.
Babalık farkındalığı işte bu şekilde hem hislerle hem de bilgi ile bir arada ilerlerse keyifli bir yolculuğa dönüşüyor.
Ebubekir Ertem