Babalar şu uyarılarımızı “kalplerine” çiviyle tuttururlarsa çocuklarına baba, eşlerine eş olabilmenin mutluluğunu o zaman doyasıya yaşayabilirler.
Örneğin:
Eşini üzen,
Eşini yoran,
Eşini yıpratan,
Eşini ağlatan her baba, çocuğunun çocukluğundan da onun yetişkinliğinden de ürkmelidir.
Zira;
Eşine saygı duymayan bir babanın, kendisine saygı duymayacak çocuğu olur.
Eşini sevmeyen bir babanın, kendisini istese de sevemeyecek bir evladı olur.
Eşini azarlayan babanın, kendisini azarlayacak çocuğu olur.
Eşini kötüleyen babanın, kendisini kötüleyecek çocuğu olur.
Eşini yoran ve yıpratan bir babanın, kendisini yoracak ve yıpratacak çocuğu olur.
Bu iddialar, rastgele sıralanmış görüşler ve sözler asla değildir.
Her biri yaşamın gerçekleri ile örtüşmektedir.
Sebebi ise yaratılışın şaşmaz kuralı gereğince, ilk insan Adem Peygamberden beri her yeni doğan her çocuğun, özellikle ilk 2 yılı başta olmak üzere ilk 4 yıl boyunca annesiyle “ruhsal” bütünlük içinde olmak istemesidir.
Anne hamileyken çocuk;
Annesinin ruh dünyasında yaşadığı bütün çalkantıları…
Onun hislerini dalgalandıran tüm fırtınaları…
Duygu dünyasının duvarlarını yıkan ruhsal depremleri hisseder, tanır.
Eğer anne kendisini üzen, ağlatan, yoran ve yıpratan herhangi bir psikolojik deprem yaşıyorsa, onların oluşturacağı tüm sarsıntıları çocuk da kendi ruhunun derinliklerinde aynen hisseder.
Özetle;
Ruh dünyası ezilen, büzülen…
Psikolojisi kevgire çevrilen sadece çocuğun annesi değildir. Anne karnındaki çocuk da annenin hislerinden, duygularından birebir etkilenir.
Diğer taraftan, hamileliğinde pek sorun yaşamayan anneden doğan çocuk ise, yapyabancı bir ortamın tedirginliği ile uzun süre annesine yakın olmakla sükunet bulur.
Öyle ki çocuk ilk dört yıl boyunca annesinin adeta gölgesidir. Yanında yöresinde bulunur ve eteğine dolanır.
Kendisini sırlarla dolu olan dünyaya getiren kişi olan annesi vasıtasıyla hayata tutunma ve yaşama ısınma turlarını çocuk, annesi ile birlikte tamamlar.
Çocuklar, bebekliklerinde ve ilk çocukluklarında kendilerine mesafeli oldukları babalarını da severler, onlara da saygı duyarlar elbette…
Ama bunun temelinde korku, kaygı, endişe olmayan bir saygı ve sevgi olmaması için, babalar bebeklerine ve çocuklarına kendilerinden kaynaklanan herhangi bir kaygı yaşatmamalıdır.
Dr. Yaşar Kuru‘nun “Babalık Yarına Bırakılamaz” kitabından alıntıdır…
————–