Dün kahvaltı sofrasından eşim ve oğlum aynı anda kalkıp, koltuğa oturdular.
Onlar yavaş yavaş ıhlamur yudumlarlarken bir an ağzımdan “burada yalnız kaldım, kalkayım bari” cümlesi çıktı.
Bunu duyan Demir, apar topar koşa koşa yanıma gelmeye çalışırken elindeki ıhlamurun birazını üzerine, birazını yere döküverdi.
Böyle durumlarda bir bakışı var.
Biraz suçluluk, biraz endişe dolu.
“Anne yanlışlıkla oldu” demesine karşılık “boşver oğlum sileriz geçer” dememle biten bir diyalog bu.
Annem sofrada yalnız kalmasın diye panik halinde gelirken, o halıya yağlı boya dökülse umrumda olmaz ki!
Önemli olan davranışın altındaki niyeti görebilmek.
Çoğumuz yoksunuz maalesef bu becerilerden.
Başkalarının duygularını anlasın, önem versin, kendi duygularını ifade edebilsin, tüm bunları yaparken nezaketinden ödün vermesin çocuklarımızdan beklediklerimiz.
Sadece çocukların değil tüm yetişkinlerin sahip olması gereken beceriler değil mi bunlar?
Anlamanın değil anlaşılmanın, dinlemenin değil konuşmanın, sürecin değil sonucun peşindeyiz hep.
Bir an kendimizi karşımızdakinin yerine koyabilsek, bir an çocuğumuzun yerine koyabilsek, iletişimimiz daha farklı, daha güzel olacak sanki…
Anlamak bazen anlaşılmaktan daha kıymetli…
Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal