Bu yaz bahçeli bir alanda yemek yiyorduk, yan tarafı da hemen çocuk parkıydı.
Birden bir çocuk ağlamasıyla irkildik.
Kolunu tutuyordu yavrucak, herhalde kolunun üstüne düştü dedik ama dakikalar içinde mekanın görevlileri yüksek sesle
“Yanında kibrit olan var mı? Çocuğu arı sokmuş” diye duyuru yaptılar.
Durur muyum hemen sordum tabi “Kibriti ne yapacaksınız?”
Arının soktuğu yere koyacaklarmış.
“Olur mu öyle şey yahu dedim çocuğun alerjisi yoksa iğnesini çıkartıp buz koyun.”
Yaklaşık yirmi dakika geçmesine rağmen yavrucak susmuyordu.
Çünkü aile aşırı derecede panik olmuş durumdaydı.
Onların bu kaygısı çocuğu korkutuyor ve acısının azalmış olmasına rağmen bu kez muhtemelen korkudan ağlıyordu.
İlker’e dedim ki “Kalk bir gidelim hekim olduğunu söyleyip aileyi sakinleştirelim, yoksa yazık bir türlü sakinleşmeyecek çocuk.”
Sonra gittik işte İlker çocuğun alerjisi olsa şimdiye kadar büyük olasılıkla belirti vereceğini filan anlattı.
Yine de gözlemlemelerini nefes almada güçlük vs. yaşarsa hemen doktora götürmelerini söyledi.
Aile ciddi anlamda rahatladı.
Ben de eş zamanlı çocuğun izniyle elini tuttum ve “Biliyor musun beni de çocukken arı sokmuştu haklısın ilk başta çok korkmuştum ve canım acımıştı ama kısa süre sonra acın tamamen geçecek merak etme“ dedim.
“Zaten artık o kadar da acımıyordu ki” diye espriler yapmaya başlayınca hepimiz kahkahayı bastık.
Sonra biz masamıza geçtik onlar da yemeklerine kaldıkları yerden keyifle devam ettiler.
Kıssadan hisse:
Ailelerin olaylara verdiği tepki çocukların tepkisini belirler.
Çocuklar duygu süngerleri gibidir ve özellikle annelerin yüz ifadelerine paralel yaşarlar.
Anne veya baba strese girdi yüzü kaygılı bir hal aldıysa “Bir dakika, annemin- babamın yüzü böyleyse yolunda gitmeyen bir şeyler var” demek suretiyle ebeveynlerinin stresini ayna gibi yansıtırlar.
O zaman bazen çok zor da olsa ne yapıyorduk. İçimizde filler de tepişse, boğalar da güreşse kuğu gölü balesi ferahlığı yaşıyorduk.
——————–