Öncelikle ailelerin bilmesi gereken şey şu ki: Bir çocuğun ve aslında kendilerinin de psikolojik temel ihtiyaçları var.
Eğer bu ihtiyaçları karşılarlarsa çocuklarımız daha sağlıklı büyürler.
Bu 6 temel ihtiyaca kısaca değinmek istiyorum.
1. Güven; her çocuk kendini güvende hissetmek ister.
2. Ait olma; her çocuk bulunduğu eve ait olduğunu hissetmek ister.
3. Kendini ifade etme; duygu düşünce özgürlüğü içinde içinden gelenleri söyleyebilmeli.
4. Kendine güven (değer duygusu); okulda ve evde kendine güveniyorsa değerli hisseder. Çocuğun fikir ve düşüncelerine değer verilmesi ile olur. Tersi olursa değersizlik duygusu ortaya çıkar.
5. Bağlanma; her çocuk sevgi ve şefkat ile bağlandığını hissetmek ister.
6. Sınırlar; nerede ne zaman ne yapıp yapamayacağı ile ilgili kuralların olması ve bunların uygulanması ihtiyacı.
Şimdi önemli nokta şu:
Şu an sizin çocuğunuzun hangi ihtiyacı var?
Ailelere düşen görev bu ihtiyacı fark etmek ve onu gidermek için çocuğa yardım etmektir.
Çocuğunuz hangisini yapmakta zorluk çekiyorsa ona ihtiyacı olabilir.
Konumuz olduğu için değer duygusuna örnek vereyim.
Çocuğunuz evde içine kapanıyor ve siz ne derseniz yapıyorsa zaman zaman itiraz gelmiyorsa bir şeyler yolunda gitmiyor olabilir.
[quads id=1]
Çocuğunuzun fikirlerine önem verdiğinizi ona hissettirin.
Bu onun her dediğini yapın anlamına gelmiyor.
Unutmayalım ki 6. kural sınırlar.
Çocuklar her şeyi isteyebilir, onun her dediğini yaparsanız sınır tanımaz ve başka sorunlar ortaya çıkar.
Fikirlerini dinleyip önem verdiğinizi söyleyip bunu yapmanın uygun olmadığını belirtmeniz bile yeterli olabilir.
Değersizlik duygusu kişinin hayatında ne gibi olumsuzlukları beraberinde getiriyor?
Evet, bu duygu ile yaşayan insanlar hem iş hem de özel hayatlarında mutlu olmakta zorlanıyorlar.
Çoğu zaman bize depresyon veya anksiyete bozukluğu ile başvuruluyor ama baktığımızda altta yatan sebeplerin başında değersizlik hissi olabiliyor.
Burada bir de paradoks var. Bazı insanlar değersizlik hissi ile yaşamaya o kadar alışmışlar ki onun farkında bile değiller, hatta onu devam ettirecek şeyler yapıyorlar; tabi bunları yaparken bilinçli zihin ile değil de bilinçaltından gelen dürtülerle yapılıyor.
Mesela kişi değersiz olduğunu bilinçaltında kabul etti ise onunla savaşmaz gider kendisini eleştiren aşağılayan eşler seçer. Bu da aslında değersizlik duygusunun devamına neden olur.
İş hayatında ise yükselmesi çok zordur. Performansının 3’te 1’ini kullanarak günü kapatır. Bazı durumlarda ise kişi değersizlik duygusunu kabul etmez ve onun tersini yapmaya çalışır yani mükemmel görünmek ister.
Bu durumda da kısmen başarı elde edilse de uzun vadede farklı ruhsal sorunlarla karşılaşırlar.
[quads id=1]
Kendini değersiz hisseden bir kişinin iş yaşamı nasıl olmaktadır. Sürekli başarılı olmak çok çalışmak bu duyguyu engellemeye yeter mi?
Değersizlik hissi iş hayatında kendisini genel olarak üç farklı şekilde gösterir. Bunlardan ilki mükemmeliyetçi kişiliktir.
Bu kişi zaman zaman başarı yakalasa da bunun tadını çıkaramaz ve aynı hissi içinde sürekli yaşamaya çalışacağı için hem kendisinin hem de çevredekilerin hayatını kâbusa çevirir.
Mükemmeliyetçilik uzun vadede ruhsal hastalıkları getirir, bununla da kalmaz çevremizle olan ilişkimizi bozar.
Kişi mükemmel olarak içindeki değersizlik hissinden kurtulmaya çalışır ama bu çaba onu sadece değersiz hissettirmeye devam eder.
Çünkü paradoks ulaşılamayacak hedefler koyup ulaşamadığında ne kadar değersiz ve başarısız olduğunu hissetmesine neden olur. İkinci kişilik tipi risk almayan tiptir.
Bu kişi performansının yarısından azı ile çalışır, hep geri planda durmaya gayret eder. Günü kurtarmakta olan bu kişi de uzun vadede sıkıntılar yaşayacaktır.
Üçüncü tip kişi ise sürekli kendisini değersiz hissettirecek şeyler yapar ama bunları bilinçdışı süreçlerle yaptığından kendisi de farkında değildir.
Her üç kişilikte de değersizlik hissi iyileşmez, tam aksine devam eder.
[quads id=1]
Değersizlik duygusunu aşmak için neler yapılabilir?
Öncelikle şunu belirteyim ki değersizlik hissinden kurtulmak kolay bir şey değildir. Azimle çalışmak gerekiyor.
Değişim kolay bir şey değildir. Ama çalışmaya devam ettikçe hissin azaldığını da görürsünüz.
Yapılması gereken ilk şey bu duygunun farkına varmak ve değersizlik duygusunun her insanda bir miktar olduğunu kabul etmek.
Unutmayın, o insanlardan sizin farkınız bu duyguyu biraz daha fazla hissetmeniz.
Sonraki adım bu hissi nerelerde yaşadığınızı tespit etmek ve bu durumda yaptığınız davranışları değiştirmeye çalışmaktır. Sonrasında yapılan davranışları değiştirebilirseniz değersizlik hissini tedavi edersiniz.
Mesela bu tür durumlarda mükemmeliyetçi tavırda davranıyorsanız vasat olmaya çalışmalısınız.
Değersizlik hissettiğiniz yerlerde risk almıyorsanız uygun riskleri almaya çalışmalısınız. En önemlisi ise sizi değersiz hissettiren insanları hayatınızdan uzak tutmaya çalışın.
Kişinin aşağılanmasıyla değersizlik duygusu arasında nasıl bir bağlantı var?
Aslında kardeş gibiler. Aşağılanma, değersizlik duygusunun devamını sağlar niteliktedir.
Eğer ebeveynler çocuklarını her ne nedenden olursa olsun aşağılıyorlarsa bu o çocukların kendilerini değersiz hissetmelerine neden olabilir.
Olabilir diyorum çünkü çocuklar çok farklıdır.
Bunu da belirtmek lazım, bu hem iyi olabilir hem de kötü. Şöyle örnek vereyim; çok normal bir şeyi bile ters anlayıp kendisini suçlu hissedebilir.
[quads id=1]
Burada ebeveynlerin dikkatli olup bu durumları fark etmesi gerekir ama hepsini fark etmek de mümkün değildir.
Sonuçta biliyoruz ki hepimiz, ailelerimiz de bunları bir parça yaşadık.
Doğal olarak maruz kalınan düzey ve süre önemlidir.
Klinik Psikolog Cenk Kahvecioğlu