Sabah düğününde yağmur yağdığı için ağlayan bir gelin haberi okudum tesadüfen.
Aklıma Sevim geldi, müsadesiyle kendisinin düğününü anlatıyorum.
Ben üniversite birdeyim ya da iki, öyle bir zaman, o yaşlar.
En yakın arkadaşım Sevim evleniyor, düğün köyde olacak…
Köyün küçük bir düğün salonu var, ama Sevim’in aklını “kır düğünü” adı altında “bahçede yapalım düğünü, bahçede olsun, hehehe çok güzel olur” diye diye çeldim.
Öyle geniş bahçe de kimde var, olur mu, olmaz mı derken, dedim ki “sen bana bırak o iş bende!” Nasıl inanıp güvendiyse o da bıraktı saf.
19 yaşındayım en fazla, düğün organizasyonu senin neyine?
Bahçeyi buldum, ferah, geniş.
Ama sahibi sadece yazları geldiği için bahçe bakımsız.
Olsun bakarım ben!
O akşam düğün var ama ben peyzaj işine girişecek kadar cesurum.
Köyün çocuklarını çağırdım, dedim gençler bu kuru otların tamamını biçelim, kimileri de oturma düzeni kursun, sen şunu yap sen bunu.
Organizasyon yeteneğim iyidir bak, o günlere dayanır.
Bir gayret başladılar biçmeye çocuklar ama bitecek gibi değil.
Dedim ki gençler bu hızla akşama yetişmez bana bir çakmak verin…
Yaktım otları.
Kuru ot, koca bahçe, ateş bahçeyi sardı.
Dedim “Gençleeeeer hortuuuuum! Yanıyor bahçeee!”
Her yer alev.
Bir telaş söndürdük.
Aklımız çıktı korkudan ama otlar yandı, onlardan kurtulduk.
Ama her yer şakır şakır su.
Dedim “Allahıııım nolur güneeeş, daha fazla güneş, kurusun burası”.
Kurudu da.
Ama kapkara is yerler.
Olsun, yapacak bir şey yok.
Gidip konu komşunun bahçesinden kestiğim güllerle gelin arabasını süsledim, niye?
Çünkü ona da burnumu sokmalıyım.
Düğün başladı, insanlar oynuyor ve ayakkabıları, etekleri, bacakları simsiyah.
Gelinliğin etekleri kapkara.
Yerden is kalktıkça yüzümüze yapışıyor, burun deliklerimizin içi bile is.
İnsanlara baktıkça kendimi suçluyorum, kendimi cezalandırdım, oturdum sandalyeye kalkmıyorum.
Sevim düğünü bıraktı beni teselli ediyor, “Yahu tamam bir şey yok, olan oldu kalk”
Ben ağlıyorum “Hayır Sevim, tam bir salağım, sen git oyna, ben cezalıyım”
”Kızım sus, tamam affettim.”
“Ben kendimi affetmiyorum, sana ne, sen git evlen, ben burada cezamı çekicem…”
Ah canım kendim yaa, yapar yapar hesabını kendi keser, cezasını kendi çeker.
Şermin Yaşar – Oyuncu Anne