Şu bilgiyi çok seviyorum;
“Her ne sorun yaşıyorsan, derdin her neyse, cevabını aradığın soru her neyse bunun karşılığı mutlaka doğada vardır. Çünkü doğa insanoğlundan daha kadim.”
O yüzden sabahları yürürken ağaçlara, kuşlara, yapraklara, taşlara, toprağa, böceğe, dala, göğe, buluta bu gözle bakıyorum.
Hadi bana bugünün bilgisini ver, bana bir şey öğret diye atıyorum adımlarımı.
Bugün yürürken, hiç çabalamadan, uzanmadan, sadece eğilerek önüme çıkan şu kuru dalları topladım.
Kurumuş, kırılmış, yere düşmüş.
Bir tane de büyükçe dal var.
Onu kendime baston yaptım, sanmam ki artık bırakayım, her gün benimle gider, benimle gelir.
Kuru dalları eve getirdim.
Belki bir işimize yarar, hiçbir işe yaramazsa sobaya koyarız, odunları tutuşturur.
Çoğu zaman çalı çırpı odundan daha kıymetli, o olmadan odunu tutuşturamıyorsun.
Günün ganimetleri bunlar.
Bir baston ve kolumun altını dolduracak kadar kırık dal…
Bilgi mi?
Kurumuş, kırılmış, yere düşmüş olabilirsin; insanlar üstüne basıp geçmiş olabilir, bu da tabii, ama illa günün birinde biri gelir, seni yerden alır ve tekrar işe yararsın.
Öyle değil mi kırık dal?
Tanışıyor muyuz bir yerlerden?
Sen de bildin mi halimden?
Şermin Yaşar – Oyuncu Anne