Çocuklar bazı isteklerini ağlayarak ifade etmeye çalışırlar.
Burada anne babanın, bu ağlamanın bir duygusal yoksunluktan mı, yoksa iktidar mücadelesinden mi kaynaklanıyor olduğunu sezebilmesi gerekir.
Ağlamalar duygusal yoksunlukdan kaynaklanıyor ise; o taktirde çocuğa mutlaka duygusal destek verilmeli, çocuğun o duygusunda oluşan boşluk doldurulmalıdır.
Ağlamalar duygusal yoksunluktan değil, iktidar mücadelesinden kaynaklanıyor ise duyarsız bir sabır içinde olup, ağlamasının fayda sağlamadığını göstermek gerekir.
Örneğin; Çocuk annesinin kucağını istiyor, anne kucağına alınmadığında ağlıyor ise, çocuğun bu hali anne tarafından iktidar mücadelesi olarak algılanmamalı. “Herşeyi de ağlayarak istiyor” diyerek bakılmamalı.
Annenin kucağını istemesi, genellikle duygusal yoksunluktan kaynaklanır.
Veya anne dışarı çıkmak istiyor ama çocuk anneyi bırakmıyor. Eğer çocuk ile anne arasında yeterince bir duygusal temas kurulmamış ve ondan dolayı annesini dışarı çıkartmıyor ise anne: “Sen de herşeye ağlıyorsun” diyemez.
Çünkü oluşan bu yoksunluk, duygulardaki bu eziklik ve ihtiyaç hali çocuğu ağlattığı için, bu ağlamalar derinden gelen, duygu dünyasının içerisinden gelen ağlamalar olduğu düşünülerek çocuğunun bu ihtiyacına mutlaka karşılık vermeli.
Eğer çocuğun ağlamaları sadece dediğini yaptırabilmek içinse, aslında duygusal bir yoksunluktan değil de istediği bir şeyi elde etmek için ağlamayı yöntem olarak öğrenmişlikten kaynaklanıyor ise, o taktirde çocuğun bu ağlamaları karşısında duyarsız bir sabır içerisinde kalmak gerekir.
Çocuk istediği kadar ağlayabilir, ağlaması bittikten sonra yine kucak açmak lazım.
Örneğin; masanın üstünde bir kağıt bir kalem var, yazı yazıyorsunuz. Çocuğunuzun önüne de bir kağıt bir kalem koydunuz.
Ama çocuğunuz elinizdeki kağıdı istedi. Siz dediniz ki; “Oğlum ben bu kağıda yazı yazıyorum, arzu edersen sen de şu kağıda yazı yazabilirsin”.
Çocuk halâ sizin önünüzdeki kağıdı istiyor ve sizin sunduğunuz alternatiflere razı olmuyor, istediği şeyi dayatmaya, ağlayarak istemeye başlıyorsa; o taktirde çocuğunuz problem çözmek için ağlayarak isteklerini yerine getirmeye çalışıyor.
Buna ‘iktidar mücadelesi’ diyoruz.
Böyle bir durumda çocuk istediği kadar ağlayabilir.
Hiç bir şekilde, en ufak yüz hareketinizle, dudak mimiklerinizle, kaşınız gözünüzle, el kol hareketlerinizle asla çocuğunuzun iktidarına yenik düşmemelisiniz.
Tereddüt içerisinde olduğunuzu hissettirmemelisiniz. “Oğlum ne olur ağlama, bak kağıt verdim, kalem verdim, daha ne istiyorsun” dememelisiniz.
“Sevgili oğlum, bak kağıdı buraya koydum, kalemi buraya koydum, eğer arzu ediyorsan gel yaz burada, ama eğer yazmak istemiyorsan orada ağlayabilirsin, ağlaman bittikten sonra tekrar arzu edersen geri gel yanıma, ben seni seviyorum” diyebilirsiniz.
Yani o ağlamaların size hiç dokunmadığını ve o ağlamalarla bir problem çözemeyeceğini çocuğunuza hissetirmeniz lazım ki çocuk bu ağlamaları bıraksın.
Ancak söylediğim gibi anne babanın iyi bir hissedici olması lazım ki, çocuğun bu ağlamalardan hangisinin duygusal yoksunluk hangisinin ise iktidar mücadelesi olduğunu sezebilsin anlayabilsin.
Ancak bu örnekteki ağlama iktidar mücadelesinden değil, duygusal yoksunluktan kaynaklı da olabilir.
Yani anne oturmuş kağıt kalemle bir şey yazıyor ve çocuk da kağıt kalemi istiyor.
Aslında o sırada çocuğun istediği şey annenin ilgisi olduğu için, annenin kendisiyle ilgilenmesinin önünde de o kağıt ve kalem engel olduğu için çocuk kağıt ve kalemi ortadan kaldırmak için annenin önündeki kağıt ve kalemi istiyor olabilir.
Dolayısıyla böylesi bir durum, bir önceki gibi iktidar mücadelesi değil duygusal yoksunluk işareti olur.
Bunu da ancak anne kendi sezişiyle, çocuğuyla kurduğu iletişimdeki çocuğun ruhuna temas edişiyle anlayabilir.
Adem Güneş