Şehirlerarası otobüsle, Bursa’dan İstanbul’a gidiyoruz.
Hareket saatimiz 14:00.
Yeni açılan otobanda yol alıyoruz.
Bu yazıyı da otobüste yazma ihtiyacı hissettim çünkü daha sonra hem konuyu unutabilirim, hem de konu ile ilgili bir takım detayları hatırlayamayabilirim.
Çiftli arka koltukta 35 yaşlarında bir baba .
Onun yan koltuğunda, 4-5 yaşlarında kız çocuğu.
Dışarıda harika tabiat manzaraları var. Yemyeşil doğa, farklı tonlarda yeşil alanlar vs.
Otobüs hareket eder etmez genç baba, çocuğun koltuğunun ön kısmındaki televizyonu ona açtı.
Çocuğa ait kulaklığı da çocuğun başına özenle yerleştirdi. Kendisi de kendi için aynı işlemleri yaptı.
Çocuk muhtemelen sanal oyun oynuyor.
İkide bir babasından yardım alıyor. Bu durum tam 1 saat sürdü.
Otobüsümüz Osmangazi köprüsünü geçerek Gebze’ye vardı.
Benim de bir yandan keyifle seyrettiğim tabiat, köy, bahçe, zeytin tarlaları, koyun sürüleri, köpek koşuşturmaları ve oyunları, köprüden denizin o muhteşem görüntüsü, denizdeki irili ufaklı gemi görüntüleri de sona erdi.
Beton donanımlı manzaralar keyfimi yarıda kesti.
Gelelim asıl konumuza.
Baba çocuğuna;
– Tarlaları, ağaçları, hangi ağacın ne ağacı olduğunu tanıtmadı.
– Koyun sürülerinden, çoban köpeklerinin görevlerinden, kepeneği ile koyunlarının başında duran sahibinden hiç söz etmedi.
– Bazı ağaçların ve bitkilerin neden farklı farklı yeşil tonlardan oluştuğunu anlatmadı çocuğuna.
– Çocuk köy evlerini, onların neden dağınık olduklarını öğrenemedi.
– Dahası, köprüden geçerken denizi ve gemileri anlatmadı baba.
– İki uzun tünelden geçtik, otobüsün içi birden geceye neden döndü, çocukcağızın haberi yok.
– Dizi dizi, sıra sıra kurulmuş seraları da görmedi çocuk.
– Kış günü hangi ağaçların niçin yapraklarını dökmediğini ne zaman öğrenir, bilemiyoruz.
– Cam kenarında devam eden yolculuğu süresince, çocuk dışarıya hiç bakmadı.
– Dudulluya yaklaştık, yazı anca bitti ve çocuk hala sanal oyun yorumları yapıyor babasıyla.
Oysa babası ona, benim gördüğüm ve her seferinde büyük keyif aldığım doğayı ve içindekileri tanıtsaydı şu olurdu:
Çocuğunun “zeka” gelişimine büyük katkı sağlardı.
Galiba, çocuklarımızı kendimiz harcıyoruz.