Sosyal medya ebeveynler için yeni bir hobi olanağı sunmaya başladı:
“Çocuklarının fotoğraflarını, videolarını veya onların kişisel bilgilerini başkalarıyla paylaşmak”.
“Sharenting”: Riskler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Araştırmalar, çocukların dijital kimliklerine ortalama altı aylıkken sahip olduğunu gösteriyor. Yani bebeklerin bile sosyal medyada kendilerine ait birer yaşamları oluyor.
Ebeveynlerin çocuklarının yılda ortalama 300 fotoğrafını sosyal medyada paylaştığına dair veriler var.
-Bu risklerden birisi, bazı insanların çocukların fotoğraflarını çalıp sanki kendi çocuklarıymış gibi paylaşmaları… Böyle bir durumda çocuğa yeni bir isim ve yaşam atanıyor ve dolayısıyla çocuğun ikinci, belki de daha fazla sayıda sosyal medya kimliği oluşuyor.
-Bunun yanında, bu fotoğrafların çalınıp çocuk pornosu sitelerine konulma riski de oldukça yüksek.
-Avustralya hükümetinin yaptığı bir araştırma, pedofil sitelerindeki imajların %50’sinin sosyal medya sitelerinden alındığını ortaya koyuyor.
-Ayrıca çocukların tam ismi ile birlikte doğum günlerinin ve/veya kronik hastalıkları gibi hassas bilgilerinin ya da o an nerede olduklarını (yani lokasyonlarını) gösterecek bir bilginin paylaşılmasının da başlıca riskleri var.
-Bazı sosyal medya siteleri kullanıcılara parola oluşturma ve paylaşımlarını Google’ın arama algoritmasından gizleme olanağı sunuyor. Her sitenin bu gibi gizlilikle ilgili kurallarının bilinmesi ve gerektiğinde kullanılması çok önemli…
-En büyük sorunlardan birisi, paylaşımların çok özel veya çocuğu (özellikle ileriki yaşlarda) utandıracak nitelikte olduğu zaman ortaya çıkıyor.
Örneğin bazı ebeveynler bebeklerinin veya çocuklarının çıplak fotoğraflarını paylaşabiliyor.
-Ebeveynlerin %56’sı çocuklarıyla ilgili onları utandırabilecek bir bilgi paylaşıyor.
-Geçtiğimiz yıllarda ikizlerinin tuvalet eğitimi sırasındaki fotoğraflarını paylaşan bir anne, daha sonra bu fotoğrafların bir “pedofil” sitesinde yayınlandığını öğreniyor ve diğer ebeveynleri dikkatli olmaları için uyarıyor.
-Onun dışında bir diğer sorun ise çocukların ergenlik dönemine veya yetişkinliğe geldiğinde kendileri için ebeveynleri tarafından oluşturulan bu sosyal medya kimliğinden rahatsız olmaları ve hatta bu nedenle ebeveynlerini suçlamalarıyla ortaya çıkabilir.
İyi niyetlerle yapılan bu paylaşımlar nedeniyle ya çocuklar bir gün ebeveynleriyle karşı karşıya gelirse?
-Örneğin silinen paylaşımlar silinmeden önce bir şekilde başkaları tarafından kaydedilmiş olabilir.
-Çocuklar ebeveynlerini örnek alır; bu nedenle ebeveynlerin sosyal medya davranışlarının ileride kendilerininkini de etkileme olasılığı büyük.
-Bu şekilde büyüyen çocuklar, gizlilik/mahremiyet gibi kavramlara farklı bir yaklaşım geliştiriyor diyebiliriz.
-Yani bu ortamda çocukların neyin gizli veya özel, neyin başkalarına açık olduğunu anlaması oldukça zor gibi görünüyor. Bu nedenle bazı sınırlar koyulması, neyi ne kadar paylaşmak gerektiği üstünde biraz daha fazla düşünülmesi önemli.
-Ayrıca çocukların benlikle ilgili farkındalıklarının arttığı, arkadaşlıklarının kurulmaya başladığı 4-5 yaşlarında onlara kendileriyle ilgili düzenli bilgi paylaşımı yaptığınızı anlatmak ve bunu konuşmak, bu yolda atabileceğiniz iyi bir adım.
-Sosyal medyada bilgileri ve fotoğrafları paylaşılan bir nesil, şu an genç yetişkinliğe girmek üzere.
-Bu nedenle konuya yasal ve etik çerçeveden bakmanın tam zamanı aslında.
Çocukların bu “sharenting” konusunda ne düşündüklerini, bundan olumlu veya olumsuz yönde etkilenip etkilenmediklerini oldukça merak ediyor ve bu konuda yapılacak daha fazla bilimsel çalışmayı merakla bekliyorum.
-Bunun yanında eğitimciler, psikoloji alanından uzmanlar ve hekimler gibi pek çok meslek grubu bu konuda bilgilendirilmeli ve sonrasında ebeveynleri bilinçlendirmek için teşvik edilmeli.
-Çocukların sanal dünyadaki gizliliklerine onların haklarını daha fazla gözeterek yaklaşmak, onların güvenliğini ve iyi oluşlarını korumak adına hepimizin görevi…
Doç. Dr. Selda Koydemir
-Milliyet Pembenar