EVLİLİĞİN KANGRENİ EVLİLİK YORGUNLUĞU
Uzman Psikolog İsmail Kılınç, “evlilik yorgunluğu”nun çiftlerin yakalanacağı en büyük risklerden birisi olduğunu söyledi.
Son dönemde evlilik yorgunluğu da güçlü bir boşanma gerekçesi. Uzmanlar bunu “şiddetli geçimsizliğin şiddetsiz hali”şeklinde yorumluyor. Evlilik yorgunluğu ve eşe yabancılaşma ile ilgili Uzman Psikolog İsmail Kılınç, önemli tespitlerde bulundu. Evlilik yorgunluğu konusunda soruları cevaplandıran Kılınç, evlilik yorgunluğu ve eşe yabancılaşmayı anlattı.
-Evlilik yorgunluğu nedir?
-Evlilik yorgunluğu; uzun süren evliliklerde aşkın ve sevginin bitmesi, problemlerin büyümesi, büyük beklentilerin yerini büyük sorunlara bırakması, fedakarlıkların yerinin bencillik ve menfaatlere bırakmasıdır. Evlilik yorgunluğu genelde uzun süren evliliklerde görülse de son yıllarda kısa süren evliliklerde de kısa sürede eşe yabancılaşma görülmektedir.
Japonya’da bir erkekler evlenmeden önce 40 adet, bayanlar ise 30 adet evlilikle ilgili sertifika almakta ve öyle evlenmektedir. Evlilik yorgunluğunun temel sebebi eşlerin evlilik nedir bilmemeleri ve büyük beklentilere girmeleridir. Herk iki taraf hiç bir fedakarlık yapmamakta ve “eşim beni mutlu etsin, bana cenneti yaşatsın” beklentisine girmekte.
Yorgunluk ne gibi sonuçlar doğurur?
-Evlilik yorgunluğunun başlaması çok tehlikelidir. Evlilik yorgunluğunun başlamasının ilk sinyali aşkın bitmesi, ikinci sinyali de sevginin azalmasıdır. Bu iki belirti ortaya çıkınca yapılacak en akıllı iş bir psikologla veya aile danışmanıyla görüşerek bu tehlikeyi daha fazla büyümeden ve kangren olmadan kurtarmaktır.
Evlilik yorgunluğu bir süre sonra depresyonlara ve tükenmişlik sendromuna dönüşebilir. Evlilik yükü ağır bir yüktür ve bilgili, görgülü ve fedakar bireylerin taşıyabileceği bir yüktür. Evlilik yorgunluğunun üzerine bilinçli bir şekilde gidilmezse ve aile koruma ve besleme altına alınmazsa ailenin dağılması ile sonuçlanır. Fertler için koruyucu hekimlik ne kadar önemli ise koruyucu psikolojik hekimlik de o kadar önemlidir.
Bu yorgunluğa düşenlere tavsiyeleriniz neler?
-Ailenin, mutlu yuvanın, eşin ve çocuklarımızın sağlıklı psikoloji ile büyümesinin önemini anlamak çok önemli. Eşlerin sürekli birbirine iyilik yapması ve fedakarlıkta bulunması yorgunluğu ve monotonluğu giderir sevgi ve aşkı başlatır. Eşimizin değerini bilmeli ve bol bol “Seni seviyorum” demeliyiz.
Peygamberimiz (s.a.a) bir hadissinde şöyle buyuruyor: “Erkeğin kadına “Seni seviyorum” demesi asla kadının kalbinden çıkmaz” el-Kafi, 5/569/59
Eşimizle ve varsa çocuklarımızla nitelikli zaman geçirmeliyiz. Resulullah (s.a.a): “Erkeğin ailesinin yanında oturması Allah-u Teala’ya, bu benim mescidimde itikafa girmesinden daha sevimlidir.” Tenbih’ul-Havatir, 2/122
Ayrıca bana gelen danışanlarımla evlilik yorgunluğu terapisinde aşağıdaki konuları geniş bir şekilde tahlil ediyoruz:
-Aşk bitse de sevgi devam etmeli.
-Büyük beklentilere girilmemeli.
-Nitelikli iletişim ve kaliteli zaman geçirmeye önem verilmeli.
-Büyük şehirlerin güzel yerleri gezilmeli, stres atılmalı, aşk tazelenmeli. Yoksa metropoller ömür törpüsüdür.
-Kaynana başta olmak üzere evliliğe müdahalelere izin verilmemeli.
-Ekonomik problemlere dikkat edilmeli. Ekonomi sarsılınca aile sarsılır. “Parsız eş melek de olsa, peygamber de olsa değersiz eştir” yanlış mantığı toplumda yaygın.
-Evlilikten önce, nişanlılık döneminde birbirini hiç tanımama evlilik yorgunluğunu doğurmakta.
-Uzun süren nişanlılık veya flört dönemi de, evlilikte yaşanacakların daha önce yaşanması sebebiyle evlilik yorgunluğunun önemli sebepleri arasında yer almakta.
Evlilik yorgunluğu o evliliğin biteceği anlamına gelir mi? Boşanma kaçınılmaz son mu?
-Zamanında tehlike sinyalleri alınmazsa ve objektif bir şekilde problemin üzerine gidilmezse boşanma kaçınılmaz olur. Tehlike sezilir sezilmez asla duygusal davranılmamalı ve mantıkla evlilik kurtarılmalı. Problemlerin sağlıklı bir şekilde tespit edilmesi, farkındalık oluşması problemin yüzde 51 çözülmesi demektir. Eğer bir süre sonra hala çözülmüyorsa psikoloğa gidilmeli ve profesyonel destek alınmalı.
Evlilikte eşler birbirini fazla tanımamakta ve her iki tarafta sıra dışı büyük beklentiyle evliliklerine, mutlu yuvalarına düşmanlık etmekteler. Kadın ilgi, sevgi, sadakat, sahiplenme ister. Erkeklerin ekserisi cinsellik ve ve haklılık ister. Her iki tarafın birbirine anlayışla ve fedakarca yaklaşmasıyla mutlu yuva kurulur ve devam ettirilir.
Yine bir Hadiste: “Erkeğin kötüsü eşini döver, kadının kötüsü ise eşini kötüler” buyruluyor. Erkeğin şiddet uygulaması ve kadının da sürekli eşini kötülemesi bir süre sonra evliliği bitiriyor ve maalesef boşanma kaçınılmaz oluyor.