”Senin yüzünden”
”Sen öyle yapmasaydın”
”Keşke…”
”Bıktım artık senden”
”Ne istiyorsun benden”
Neler hissettiriyor tüm bu kelimeler?
Yürek acıtıyor bir yetişkinin bir yetişkine kurduğu cümlelerde bile.
Hele ki bunu çaresiz, tek derdi de dermanı da siz olan bir çocuğa kurduğunuzu düşünsenize.
Asya geçen gün ayağı takılınca elindeki telefonumu yere düşürdü.
Daha yeni servisten gelmişti ki bu olay tuz biber olunca çok ama çok üzüldüm.
Doğal olarak kendini suçlu hissetti.
”Biraz bana vakit ver, gerçekten çok üzgünüm” dedim ve bir odaya gittim.
O sırada içeriden kendi kendine ”Ayağım takıldı, bilerek yapmadım ki” cümleleri ile konuştu durdu.
Arada gelip odadan bir şey alıp benim tepkimi ölçüyor hem de içinde bulunduğu suçluluk duygusu ile baş etmeye çalışıyordu.
Biraz sakinleşince aldım kucağıma anlattım ona aynı şeyi bende yaşayabilirdim, ortada bir suçlu değil sadece bir durum vardı ve ne yazık ki bizi biraz daha uğraştıracaktı.
”Özür dilerim” dedi boynu bükük, tüm bu sözlerime rağmen.
Çocuk gelişim kuramcısı Erikson’un bahsettiği gibi 4 – 6 yaş tam olarak girişimciliğe karşı suçluluk duygusunu getiriyordu.
Yani siz onu suçlamasanız bile o zaten suçluluğunu hissediyordu.
”Neden yaptın Allah’ın cezası?”, ”Bir iş beceremezsin zaten, kırdın işte” daha yazmaya dilimin varmadığı bir sürü cümle kurulabilirdi o durumda.
Ancak suçunu hep başkalarına atan yetişkinden başkasını getirmezdi bu bana.
Ve ne yazık ki Asya’ya da suçluluk ile baş edemeyip sürekli kendini borçlu hissettiği ve ödemeye bıkmadığı bir hayatı getirirdi.
Bu nedenle ne çocuğunuza ne eşinize ne dostunuza suçlayıcı kelimeler kurmayın.
Ortada bir suç var ise herkes kendi sorumluluğunu alsın.
Verme çocuğun eline telefonu ya da ayağa kalkınca al.
Ayağı takılan çocuğun ne suçu var?